kapak-fidan-ikinci-bolum

112 kilo ile başladığı zayıflama yolculuğunda tam 53 kilo veren Fidan Hanım, yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor. İlk bölümde, şişmanlığın hayatına getirdiği zorluklar vardı, şimdi zayıflamak için aldığı önemli kararı ve detaylarını paylaşıyor.

Arzu Karabulut: Obezite hastalığı ve fazla kilolarından kurtulmak için kuvvetli bir adım atmaya karar verdiğini söyledin, yeni bir umut ışığının doğduğundan… Seni cesaretlendiren neydi?

Fidan Tiryakioğlu: Ben, romatoid artrit hastasıyım yani bir çeşit romatizma hastalığı… Zaten başlı başına dayanılmaz ağrılara sebep oluyordu ama fazla kilolarım nedeniyle şiddeti giderek artıyordu. 50 kilo bir insanın kemiklerine uyguladığı ağırlığı düşünün, 112 kilo bir insanınkini… Ağrılarımı dindirmek için avuç dolusu ilaç içiyordum ve kilolarımdan nefret ediyordum. Çünkü, çocuğumla ilişkimi, romatizma hastalığımın seyrini, sosyal hayatımı, giyim tarzımı, hatta sağlık sigortası primimi bile etkiliyordu. Eşim beni olduğum gibi seviyor ve her zaman destekliyordu ama ben onun yanında yürürken insanların yargılayıcı bakışlarına maruz kalabiliyordum. Artık, obez olmaktan gerçekten bıkmıştım ve beni esir alan bu yemek bağımlılığından, obezite hastalığından ne olursa olsun kurtulmaya karar verdim.

“Öğrenci hazır olunca öğretmen gelirmiş” diye bir söz var, ben kendimi çok hazır hissediyordum son defa ve kalıcı olarak kilo vermeye, algılarım da bu yönde gelişmeye başladı. Kilo vermeyi başaranları takip ettiğimi söylemiştim, bunların içinde ünlüler de vardı. Işın Karaca, Pelin Öztekin gibi isimlerin zayıfladığını, gözlerindeki mutluluğu görüyordum. Işın Karaca özellikle sanatıyla, duruşuyla beğendiğim biriydi, onun hikayesini kendime yakın hissettim. Araştırmalarıma devam ederken, Işın Karaca’nın mide küçültme ameliyatı olduğunu öğrendim. Demiştim ya, bu defa bambaşka bir yöntem uygulayacağım, her şeyi sonuna kadar araştıracağım bilgi edineceğim diye, tüm ilgimi mide küçültme ameliyatlarına verdim. Daha önce başkalarından duyduğum şok diyetlerle kendimi mahvetmiştim ama bu sefer kulaktan dolma bilgilerle karar vermeyecektim, her şeyi ben öğrenecektim.

Bilmek insanı özgürleştiriyor, çok faydalı bir tutum geliştirmişsin. Peki, mide küçültme ameliyatları hakkında neler öğrendin?

Benimle benzer sorunları yaşamış ve mide küçültme ameliyatıyla obezite hastalığından, fazla kilolarından kurtulmuş insanların oluşturduğu Facebook grupları ve sayfalarına katıldım. Burada, herkes deneyimlerini anlatıyor, hangi yollardan geçtiklerini samimiyetle birbirine aktarıyordu. 40 yaşında olup 50 kilo veren ve kilosunu koruyan da vardı 50 yaşında olup 30 kilo verip geri alan da… Ama hepimiz ortak bir paydada buluşuyorduk: Hayatı bize ve çevremize zehir eden fazla kilolarımız vardı ve bu bizi yavaş yavaş öldürüyordu. Elimizi tutup bizi buradan çıkaracak bir desteğe ihtiyacımız vardı çünkü biz yeme bağımlısıydık, tedavi olmalıydık…

fidan-ikinci-bolum-6

Mide küçültme ameliyatı olmak hemen aklına yattı mı?

Hayır, hem uzun süre araştırdım, doktorlarla görüştüm hem de ameliyat olmaktan korktum. İki açıdan da dönüşü olmayan bir yoldu çünkü: Bu ameliyatı yaptırmak sadece bir başlangıçtı. Yani, ameliyat masasından kalkar kalkmaz 50 kilo vermedim, vermeyeceğimi biliyordum. Midem küçültüldüğünde bunu hakkıyla sürdürmek ve sağlıkla kilo vermek için bana büyük iş düşüyordu. Yeme bağımlısı hayatıma son vermek ve yepyeni beslenme, spor, yaşama alışkanlıkları kazanmak ve yeniden doğmak anlamına geliyordu. Ameliyattan sonraki ilk dönemlerde et ve tavuk suyuyla beslenmek, ilerleyen dönemde iyi beslenmeyi sporla desteklemek gerekiyordu. Ayrıca, umudumu hep canlı tutmalıydım, önüme zorluklar çıktığında silkinip kendime gelmeli ve hedefime doğru yola devam etmeliydim. Acaba bunu tamamıyla yapabilecek miydim? İşte bu sorular aklımı kurcalıyordu.

Mide küçültme ameliyatı olmak seni korkuttu mu?

Aslında bu sadece bana özel bir korku değildi, hem ailem hem benim gibi obezite hastalarınıda korku vardı: Acaba mide ameliyatı olursam, ölür müyüm? İki ucu keskin kılıç noktasına gelmiştik, ameliyatın riskleri vardı ama morbid obezite hastası olmanın da büyük riskleri vardı: Kalp krizi, kemik erimesi, felç geçirmek, erken yaşlanmak, karaciğer yağlanması gibi… Ama bu defa ne yapacağımı biliyordum: Suyun derinliğini görmeden suya girmeyecektim yani tek tek doktorlarla görüşecek, bu ameliyatı olmuş ya da olmayı düşünen insanları dinleyecek ve son kararı özgür irademle verecektim.

Doktorlarla görüşmelerin nasıl geçti, neler yaşadın?

Mide küçültme ameliyatı yapan cerrahlarla görüştüğümde karşıma başka zorluklar çıktı. İlki şuydu: Romatoid artrit hastası olmam ve çok uzun yıllardır böbreklerim ve karaciğerimi etkileyebilecek ilaçlar kullanmamdan dolayı, çoğu hekim kendince risk almamak için ameliyat yapmayı reddediyordu. Oysaki, en çok benim ihtiyacım vardı bu kilolardan kurtulmaya çünkü kemiklerim, eklemlerim üzerinde ağırlık yükü arttıkça, yaşamak benim için ızdırapla doluyordu. Ama risk grubundaydım beni ameliyat etmek isteyen doktor bulamıyordum.

İkincisi: Hastalığımı dahi önemsemeden, beni hemen ameliyat etmek isteyen cerrahlar vardı. Operasyonu yapayım, parasını alayım, sonrasında kendi yoluna baksın zihniyetindeydiler. Açıkçası, bu tür yaklaşımlara güvenemedim. Hem hayatımı riske atıyordum hem de sonucunda ne olacağını kestiremiyordum. Bu tür hekimlerden ışık hızıyla uzaklaştım.

Fakat bir yandan zaman geçiyordu, içime bir kere umut ışığı doğmuştu zayıflamak için, bunu yapmak istiyordum bir an önce. Tüp mide ameliyatı olanların Facebook grubunda duvara yazdım: “Aranızda, morbid obezite ve romatoid artrit hastası olup bu ameliyatı geçiren var mı? Bana cerrah tavsiye edebilir misiniz?” dedim.

fidan-ikinci-bolum-1

Bir anlamda isyan bayrağını çekmişsin sanki, kendine göre bir hekim bulmak istiyorsun artık?

Aynen, artık sabırsızlanıyorum çünkü karar vermişim, bana çıkış kapısını açacak birine ihtiyacım var. Nitekim, gruptan bir cevap geldi: 67 yaşında, benimle aynı hastalıklara sahip ve başarılı şekilde tüp mide ameliyatı geçirmiş biri bana tavsiyede bulundu. Doktorun telefon numarasını verdi, saat akşam dokuz civarlarıydı ama hemen arayıp doktorla görüşebileceğimi söyledi. Açıkçası ben çekindim aramaya ama o ısrar edince aradım. Karşıma, sesinde müthiş yüksek bir enerji olan bir doktor çıktı ve hemen muayeneye gelmemi istedi. Bu hızlılık hoşuma gitmişti, ertesi gün hemen doktorla görüşmeye gittim.

Aradığını buluyorsun sanki, kim bu doktor?

Duruşuyla, konuşmasıyla, sunduğu bilgilerle bir insana ilk bakışta güvenirsin, yakın hissedersin ya benim için Doktor Bora Bey ile ilk karşılaşmam tam olarak böyle oldu. Neredeyse 20 yıldır süren fazla kilolarımla savaş hikayelerimi sabırla dinledi. “10 kilo verdim 20 kilo aldım, romatoid artrit hastasıyım her gün ağrılarım artıyor biliyorum tüm bunlar yeme alışkanlıklarımdan oluyor ama bir kuyunun içine düşmüşüm, debeleniyorum ama çıkamıyorum” diye anlattım ve Dr. Bora Koç’un gözlerinde beni anlamaya çalışan bir ifade vardı. Nihayet konuşmam sona erince, “Fidan, tüp mide ameliyatı senin obezite hastalığından ve şişmanlıktan kurtulman için sadece bir başlangıçtır. Çözüm sadece cerrahide değil senin ruhsal ve zihinsel olarak yenilenmende, beslenme alışkanlılarını değiştirmende ve bizimle kuvvetli bir işbirliği yapmanda saklıdır.” dedi.

Bu beni şaşırttı doğrusu, karşında sadece bir cerrah değil de insanın kalbini, ruhunu görebilen ve onun ihtiyaçlarını önemseyen bir “insan” var sanki. Sen ne düşünüyorsun?

İlk defa, şişmanlığı bu kadar bütünsel ele alan bir uzmanla karşı karşıyaydım ve itiraf etmeliyim ki ben de çok şaşırdım. Ruh halimi, fiziksel alışkanlıklarımı, algılarımı, yeme bağımlığımı çepeçevre sarıp yeniden inşaa edebileceğimizi söylüyordu. Evet, kesinlikle benim ihtiyacım olan buydu. Çünkü, vücudumuzdaki fazla kilolar aslında arka planda var olan sorunların sadece bir göstergesiydi, ben artık yaşayıp görmüş biri olarak emindim, fazla kilo sadece diyet listesiyle, sadece mide küçültme ameliyatıyla veya sadece sporla çözülemezdi. Mutlaka ama mutlaka hepsini kucaklamalı, içindeki sorunları çözmeli ve yenilenmeliydik. Ne mutlu ki bana, ismim gibi ‘Fidan’ olma hayalime ulaşmam için yanımda olan ve “önce insan” diyen bir cerrah vardı.

Dr. Bora Koç ile Fidan Tiryakioğlu
Dr. Bora Koç ile Fidan Tiryakioğlu

Mutlu sonun ilk adımı atılıyor gibi hissediyorum, Doktor Bora Bey ile kan uyuşmasını yakaladınız, değil mi?

Doğru! Dr. Bora Bey ile güvene dayalı bir hasta-doktor ilişkisi kurmaya başladık. Ameliyattan sonra beni neler beklediğini, ne zaman zorlaşıp ne zaman kolaylaşacağını, kilo verdikten sonra neler olacağını anlattı. Ama daha önemlisi ben şunu hissettim: Ameliyattan sonra beni yalnız bırakmayacaktı. Çünkü ben, yürümeyi öğrenen bir bebek gibi olacaktım, doktorum elimden tutacak, yoluma çıkan yokuşlarda bana güç verecekti. İçsel motivasyon elbette önemliydi ama bir de size inanan, güvenen ve konusunda uzman bir dışsal motivasyon kaynağıyla ilerlemek insanı gerçekten çok güçlü hissettiriyordu. “Tamam, aradığımı buldum!” dedim.

Dr. Bora Koç Obezite Cerrahisi’nde zayıflayanları görmek ve bilgi almak için TIKLAYINIZ

Fidan Tiryakioğlu, Doktor Bora Koç ve ekibiyle ameliyat sürecine nasıl hazırladıklarını, bu önemli kararını ailesinin nasıl karşıladığını ve ameliyattan sonra nasıl beslendiğini, kilo verdiğini röportajın üçüncü bölümünde 1 Mart 2016 Salı günü, Yüksek Topuklar’da anlatacak. Sonrasında 53 kilo verirken eski bağımlılıklarının ona neler yaşattığını, bir dilim pastaya karşı nasıl direndiğini, kilosunu korumayı nasıl devam ettiğini detaylarıyla paylaşacak. Takibe devam ediniz.

Özel bir rica: Kilo vermek isteyenlere umut olması için lütfen bu röportajı Facebook ve Twitter sayfalarınızda paylaşın. Ne kadar çok insana ulaşırsa, hayatının değişmesine faydalı olabiliriz. Teşekkürler!

Röportajın ilk bölümünü okumak için TIKLAYINIZ