Her ilişkinin bitimi içimizi acıtır. Yüreğimiz kanar ve sürekli onu unutmak için dua ederiz. Ancak ayrılık sonrası, tıpkı ameliyat sonrası gibidir. İyileşmek için belli bir süre gerekir. Bu zamanı geçirmeden, ben iyiyim diye ayağa kalkarsak, dikişler patlar ve kanar.

Sen de hepimiz gibi, bu süreyi geçirmek zorundasın. Ancak emin ol ki geçecek. Zaman geçtikçe hafifleyecek ve azalacak. Bir de karşına seni sevecek biri çıkarsa, geçmiş tamamen sandığa kalkacak.

Maalesef unutmanın kestirme bir formülü yok. Bunu yaşamak ve tüketmek zorundasın. Yaşadığın acılar, ruhunu biraz daha olgunlaştıracak. Hatalarını görmeni sağlayacak. Seni yaşama karşı daha güçlü kılacak.
Ancak aklında tuman gereken şey, umuttur! İlişkiler kumar gibidir. Her attığında zar iyi gelmez ama bir gün mutlaka gelecektir. Umudunu yitirme, yaşama tebessüm et. Yaşadıklarından öğrendiklerini cebine koy ve yürümeye devam et.

Sevgilerimle

Candan Ünal

Yüksek Topuklar Aşk & İlişkiler Editörü

candan.unal@yuksektopuklar.net


Merhaba Candan Hanım…

Benim söyleyeceklerimde diğer insanlardan pek farklı değil herhalde. Ama ben bütün mektupların sizin için ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Yazılarınızı takip ediyorum ve beni anlayacağınızı düşünüyorum.
21 yaşında müzik öğretmenliği okumakta olan bir öğrenciyim. Herkes kadar benim de dizlerim kanadı bu hayatta. Bazen düştüm, bazen yürüdüm yahut koştum. Birkaç ay önce bir eğlence gecesinde genç bir mühendis ile uzun uzun bakıştık. Aradan geçen süre zarfında beni bulmaya çalışmış. Sözüm ona, benden çok etkilenmiş. Bir tanıdık aracılığı ile bana söylemini göndermişti. Benden çok etkilendiğini ve eğer konuşma imkanımız olursa, anlaşırsak benimle evlenmek istediğini söylemişti. Ben de ondan etkilenmiş olduğum için tamam, demiştim. Neyse biz tanıştık, konuşmaya falan başladık. Bir süre sonra tahmin edeceğiniz üzere, ilgisi azaldı bana karşı ve vs… Bir kez benden ayrılmak istediğini söyledi. Tamam dedim, aynı gece bana geri döndü. Sözüm ona bensiz yapamıyormuş. Severken gitmek çok zormuş. Dudakların zangır zangır titrerken, ellerin kavuşmak için bir yer ararken, gözler ahh onları hiç sorma… dedi bana. Neyse ben de erken olgunlaşmış ve seven kalbimle bir kez daha aşk galip gelsin diye elini sımsıkı tuttum onun. Ama erkekler ne kadar da hükümsüz sözler verirlermiş, hayat bir kez daha gösterdi. Ve aradan daha 1 ay geçmişti ki biz tekrar ayrıldık. Tabi o 1 ay içinde sosyal yaşantımız da hiçbir değişme olmadı. Hep ben verici o zevkle alıcı, hep ben arayan, o arada bir cevaplayan… Sözde evlenecektik, beni çok seviyordu. Ama gitti. Bense içim buruk, kalbim en derininden yarık öylece kala kaldım. Pişman değilim, bitmesin diye aramaya devam ettim, mesajlar çektim. Bu süre içinde seni sevmiyorum demedi. Sen çok daha fazla seviyorsun üzülürsün, dedi. En son geçtiğimiz günlerde gece yarısı içim titredi, aradım. Aramasaydım! Telefonu açtı, neden bu saatte arıyorsun vs deyip kapadı. Arkasından lütfen beni bir daha arama diye bir mesaj attı. Ve akabinde ben içimdeki acıyla ona bir ton sözü sıralayarak sözde içimi rahatlatacak kötü cümleler sarf ettim. Ama rahatlamadı. Ne o gece ne de ondan sonra ki gecelerde içim hiç rahatlamadı. Onu hala çok seviyorum ve ruhumun beni tırmalayışlarına, ille de onu istiyorum deyişlerine, ara deyişlerine daha fazla dayanamayacağımı sanıyorum. İç çekişlerini bile hatırlarken onun sizce ne yapmalıyım?