Nasıl bir ruh, onu seven, yok yok çok seven bir insanı, ortada hiçbir sebep yokken böylesine kırıp üzebilir? Nasıl bir insan, olana uzatılan eli her seferinde kırabilir? Ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin, koynuna girdiğin birini, nasıl sebepsiz yere incitebilir bir erkek? Sonra nasıl erkeğim diye gezebilir?

 

Seninle ne zaman adım atsam bu yolculuğa, hep yarı yolda bıraktın beni. Ne zaman uzatsam elimi, önce tuttun, sonra kendinden bile aşağı çektin beni.

 

Yıllar sürdü bu oyun, yıllarca kendimi kandırdım, sana kanmak istediğim için kandım. Sen değildin önemli olan, sen sadece basit bir figürdün, ben aşkı sana elbise yaptım.

 

Benim oyunumda, beni kurban etmene izin verişim, nasıl bir sınavdır? Hangi dersi öğrenmesi gerekiyorsa gönlüm, hep sınıfta kalışım aptallığımdan mıdır?

 

Şimdi içinde kocaman kırgınlıklar olan, paramparça olmuş ama artık kanamayan bir kalbe bakıyorum. Benim mi bu kalp? Şaşırıyorum!

 

Kendine ettiğini insanın, kim kime ediyor? Hiçbir suçun yok senin, sen sadece sensin. Senden bir başkasını yaratmaya çalışan, senin olmadığın biri olduğuna inanan benim. Ah şu hayatın saçma halleri, ah aklımın oyunları, kalbimin yanlış seçimleri!

 

Ben seni sevmiyorum aslında, sende olan bazı özellikleri seviyorum. O saçma detaylar için seni çekiyorum. Ben de deliyim herhalde, baksana sanki bir bardak süt için, evde inek besliyorum. Hem koynuma çıngıraklı yılan alıyorum, sonra soktu diye şikayet ediyorum.

 

Yok, yok, böyle olmayacak, ben gidiyorum! Artık pes ediyorum! Kabul ediyorum, hepsini ben yaptım, hatamı biliyorum. Bundan sonra ömrümde yeni bir sayfa açıyorum. Açamasam da, karar verdim eskisine sensiz devam ediyorum…..

 

Candan Ünal

 

Yüksek Topuklar Aşk & İlişkiler Editörü

 

candan.unal@yuksektopuklar.net

 

Twitter: @candanunal

 

Facebook: www.facebook.com/candanunalaskveiliskiler

 

*Tüm hakları Yüksek Topuklar.net’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.