Sabahları akşamlar, akşamları sabahlar izliyor. Öyle çabuk geçiyor günler. Ta ki bir son dakikaya kadar.

Her sabah aynı uyanmıyor insan ama. Her gün, insanı değiştirebiliyor fark etmese de. Tekâmülde alınan yollar var da; fiziksel değişimler de oluyor tabii. Yaş alırken insan, yaşlanıyor da.

Bana bunları düşündüren karşılaştığım yaşlı bir amca. Yorgun görünüyordu. Elindeki bastonundan kuvvet alarak ayakta dururken derin bir nefes aldı.” Ah kızım!” dedi. ” Gençliğinizin kıymetini iyi bilin. Ben kaybettim gençliğimi. Duvar işçiliği yaparken bir baktım uçuvermiş ellerimden. Yaşlılık, balla bile yenmiyor.”.

Yorgun yaşlı amcanın arkasından hem sevgi, hem saygı, büyük oranda da şefkat ile bakakaldım. Durdum. Durdurdu beni amcanın bu sözleri. Duraladım. Hayat filmimde sanki biri “Pause” düğmesine bastı. Düşündüm.

Amca belli ki çok yorulmuştu. Yorgunluk ve bezginlikle söylenen bu laflar aslında satır arasında ” Ben kaybettim, siz kaybetmeyin!” uyarısını içeriyordu. Nasılsa geçen zaman içinde gençlik kalıcı olmadığına göre, insan “gençliğini kaybetmek” diyerek ne kastederdi, neyi kaybetmiş hissederdi acaba? Bir şeylerin farkında olmadan elinden kaçıvermesini mi? Ne olabilir bu kaybedilen?

Kaybetmek bir şeyi. Bir daha onu hiç bulamayacağını bilerek kaybettiğini anlamak. Bir yakınını kaybedince insan yaşıyor bu hissi. Özlüyor… Özlüyor, ama bulamıyor. İçi cız ediyor. Koskocaman bir boşluk. Kayıp zor. Kayıp yorucu.

Gençliğini kaybetmek nasıl bir şey peki? En az bir kıymetlini kaybetmek kadar iç sızlatıcı. Geri dönüşümü olmayan değişimler çünkü olagelenler. Geçmiş ile birlikte ruhumuzda ve bedenimizdeki değişimler. İnsan alışabilir mi bu kayba?

Kaybedilen gençlikse, kaybedilen hayaller midir? Coşku mudur yaşama karşı hissedilen? Yorgunluk mudur? Peki, yaşlanmadan da bunları hissetmiyor mu insan zaman zaman?

Aslında yaşlılık ya da Gençlikte değil mesele. Aslında yaşama coşkusunu hissetmekte. Her anı o coşku ile yaşadıysa insan, neden kayıp diye baksın gençliğine? Farkında olarak, tadını çıkararak, kıymetini bilerek, yaparak, deneyerek yaşadıysa neden ağlasın kaybettim diye? Yaşlılık balla bile yenmiyor evet zor. Ama yaşam bal gibi tatlı aslında her anında.

Figen BIYIK
figen@yuksektopuklar.net

Tüm Yazılarımı Okumak için Tıklayın!