Şimdi, ben yanlış durakta olduğumu bile bile bekliyorum. Kalbim uyuşuyor, gözlerimin feri sönüyor, nefes alırken zorlanıyorum, yemek yiyemiyorum ama göğsüm ve karnım arasındaki boşlukta yaşayan kedi yavrusu hiç susmuyor.
Eğer güzel bir rüya gördüysem yataktan çıkmak istemiyorum, tam tersiyse hemen hayata karışmak ve unutmak istiyorum. Güne kahveyle başlayıp afyonunu patlatan insanlardanım ama son günlerde kahve sayısını abarttım. Soran olursa “en fazla 2 fincan içerim” diyorum ama uyuyana kadar en az 5 fincanı bitirmiş oluyorum, üstelik hiçbir şey yemeden… Sigara içiyorum, eski günlere göre çok fazla sayıda hem de. Yine soran olursa “günde 3-4 dal ya içerim içmem” diyorum. Eve geldiğimde, çalışma masama oturup neredeyse yer gibi sigara içiyorum. Bazen günde 2 paket içtiğim oluyor, üstelik hiçbir şey yemeden… Kendime zarar verdiğimin bilincindeyim ama kontrol edemiyorum. Her farkında olmak durumu düzenlemeye yetmiyor…
Zayıfladım, hem de öyle böyle değil… Kilo almalarımın dışında genellikle 55 kilo olan ben, 45 kiloyum son günlerde. Önceden yani sağlıklı yaşarken kilo vermek için spor yapar, yediklerime dikkat eder, ödem atmama yardım eden karışımlar içerdim. Peki, ya şimdi? İnsani tüm ihtiyaçlarımı sigara ve kahve ile karşılamaya çalışıyorum. Bu kadar zayıf olmak sinirimi bozuyor, sağlıklı olmadığımın farkındayım ama yine durumu değiştirmeme yetmiyor…
Çok çabuk yoruluyorum. Merdivenleri çıkmak bir kenara sesli kitap okurken bile nefes nefese kalıyorum. Evin içinde yürürken 60 yaşını çoktan devirmiş insanlar gibi duvarlardan destek almadan adım atamıyorum.
Kendimi tanıyorum, garip bir şey var bende… Her zaman %100 sağlıklı beslenmedim ama bu kadar çabuk yorulmadım, halsiz hissetmedim, gözlerimin altı çökmedi… Beni bu güzel havalar mı mahvediyor yoksa Orhan Veli gibi?
Şimdi, çok güçsüzüm bir aşk acısının karşısında ne hallere düştüm diyerek yerden yere vurmayacağım kendimi… Bazen insan bir acının arkasından dağıtmak, en derini görmek, saatlerce ağlamak istiyor. Bu kez daha katmerli bir acının sahibi olduğumdan kendime haklar tanıyorum saçmalamak için…
Bunu da geri bırakabileceğime inanıyorum da Cihan’sız hayata nasıl inanacağım bilemiyorum…
Yazarken bile gözüm sürekli MSN penceresinde ya da telefonumda ya da mailimde. Acaba arar mı, MSN’den yazar mı, mail gönderir mi, bir ses gelir mi? Hayır gelmiyor. Yanlış bir durakta bekliyorum, Cihan’dan başka herkes geliyor ama O gelmiyor…
Feraye Demir – Yüksek Topuklar
ferayedemir@gmail.com
Tüm Yazılarımı Okumak için Tıklayın!