Dün gece kapımızı biri kurcaladı. Saat sabaha karşı 4 sularında, birisinin kilidimi kurcaladığını duydum. Önce seslendim, “kim var orada?” diye. Sanki hırsız bana cevap verecek!

Cep telefonumu elime aldım, salonun kapısını içerden kilitledim. Hemen 155’i aradım. Bu arada çözüm düşünüyorum. Ya hırsız içeri girdiyse, ne yapmam gerekiyor? Salon kapısının yarısı camlı ve holde ışık yanıyor. Yani biri kapıya yaklaşırsa, görebileceğim. İçimden dedim ki, polisin gelmesi 15-20 dakikayı bulur. Benim bu arada bir şey düşünmem lazım.

Elimde telefon terasa çıktım. Hem salon kapısını görüyorum, hem dışarıdayım. Birisi kapıya gelirse çığlığı basacağım. Bu arada telefonum çaldı, karakoldan arayıp ekiplerin yolda olduğunu söylediler. Telefonu kapattım, gözüm salonun kapısında, kalbim yerinden çıkacak gibi hızlı çarpıyor. O sırada bir baktım ki, ışıkları kapalı iki polis arabası, apartmanın önünde bitiverdiler. Daha arayalı 1 dakika oldu, olmadı, nasıl geldiler anlamadım.

Korkarak salonun kapısını açtım. Bir elimde telefon, diğer elimde ütü var. Gidip kapıyı polislere açmam gerekiyor. Tüm cesaretimi toplayıp, salonun kapısını açtım. Hırsıza seslenerek sokak kapısına doğru yürüdüm. Yürüdüm dersem yalan olur, koştum. Kapı kapalı ve hırsızın içeri girip girmediğini bilmiyorum. Kapıyı açtığımda, polisler 5 katı koşarak çıkmışlardı. Onları görünce içime su serpildi. O sırada telefon tekrar çaldı. Karakoldan ekiplerin gelip gelmediğini sordular.

Kapıya gelen gencecik, aslan gibi polisler olayı dinlediler. Evin içini kontrol ettik. Kapıma baktılar. Bu sırada çatı dahil tüm apartman arandı. Bana “korkmayın, artık güvendesiniz” dediler. Kendimi bir Amerikan filminin ortasında zannettim. Ekipler gitti. Kapımı kilitleyip, koltuğa uzandım.

Şunu belirtmeliyim ki, emniyette ne olmuşsa iyi olmuş. Eski yargılarımızın silinmesi gerekiyor. Artık polis, adam öldükten, hırsız gittikten, olay geçtikten sonra gelmiyor. Karakolla aramızda ciddi mesafe olmasına rağmen, tam 1 dakika sonra kapıya gelmişlerdi. Bu yüzden onlara içten bir alkış da gönderiyorum.

Koltuğa uzandım ve düşündüm. Yalnızlık ne kadar zor! İşte tam şu anda bu evde birisi olmalıydı. “Mustafa uyan, biri kapıyı kurcalıyor” demek lüksüne sahip olmak istedim. Mustafa kapıya doğru, elinde beyzbol sopasıyla yürürken, ben polis arıyor olabilirdim. Üstelik yatak odasından, “Mustafa dikkatli ol!” diye bağırabilirdim. Adamın adı neden Mustafa, orası belli değil ama yalnızlık en çok korktuğun gecelerde koyuyor, burası kesin!

Candan Ünal

Yüksek Topuklar Aşk & İlişkiler Editörü

candan.unal@yuksektopuklar.net

*Tüm hakları Yüksek Topuklar.net’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.