Diyete başlıyor ancak kilo veremediğinizi görünce yarıda mı bırakıyorsunuz? Belki, bu sorunun arkasında zayıflamayı engelleyen gizli nedenler vardır. Uzman görüşü almak için, Memorial Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Erol Bolu’ya danıştık ve “Neden kilo veremiyorum?” diyenler için bilimsel tespitler ve çözüm tavsiyeleri aldık.
Tiroidin az çalışması kilo aldırıyor
Fazla kilolar genellikle hareketsiz yaşam tarzı ve yüksek kalorili beslenme alışkanlığından kaynaklanıyor gibi görünse de bunlara ek olarak önemsenmeyen farklı sebepler de kilo alımına neden olmaktadır. Kilo alımının en önemli sebeplerinden biri hormonal rahatsızlıklardır. Bunların başında hipotiroidi; yani tiroid bezinin az çalışması gelmektedir. Menopoz, andropoz gibi hormon yetersizlikleri, insülin fazlalığı ve kortizol fazlalığı da kilo alımına sebep olabilmektedir. Kilo aldıkça bir başka hormon olan insülin giderek artmaktadır. İnsülin direnci adı verilen tablo ortaya çıkmakta ve bunu takiben daha fazla yemek yeme dürtüsü ile kilo alma kısır döngüsü oluşmaktadır.
Kilolu anne babaların çocukları da yeme alışkanlıklarından dolayı kilo alıyor
Bu sebebe bağlı kilo fazlalıkları, vücut kitle indeksinin yaklaşık olarak 40’ın üzerindeki olgularda düşünülmelidir. Kilo alan vakalar incelendiğinde genetik yatkınlığın, toplumu tehdit eden bu kilo alma nedenleri arasında beklenenden daha az yer aldığı görülmektedir. Genetik kaynaklı kilo fazlalıklarında, aile bireylerinden belki birkaçında ve birkaç kuşaktır bu problem vardır. Bu problemin genetikmiş gibi yorumlanmasında en önemli etken ise; aile bireylerinin davranış olarak (yeme, egzersiz) birbirinden etkilenmiş olma olasılıklarıdır. Bu davranışların genetik bir miras gibi iletilmesinde anne ve babanın olumsuz sayılabilecek beslenme davranışları sorumludur.
Sindirim sistemindeki bakteri ve virüsler kilo alıp vermede etkili
Sindirim sisteminde, yaşam için gerekli olan ve devamlı bir değişkenlik gösteren bakteriler ve virüsler bulunmaktadır. Buna gastrointestinal flora; yani gastrointestinal çevre denilmektedir. Bu bakterilerin bir kısmı hastalık yapmakla birlikte önemli bir kısmı yaşamın devamı için gerekli, olumlu bakterilerdir. Bu bakteriler bireyden bireye değişkenlik göstermekte, bireylerin beslenme içinde yaptıkları değişiklikler ile de kısa zamanda değişiklik gösterebilmektedirler. Sindirim sistemindeki bu bakteri ve virüsler de kilo alma ve vermede etkilidir.
İlaç kullanımına ve kimyasallara dikkat edilmeli
Toplumda çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanılmakta olan antidepresanlar, antibiyotiklerin uzun süre ya da gereksiz yere kullanımı kilo alımına neden olabilmektedir. Yine hava kirliliği, hormonların etkin çalışmasını engelleyen çevresel zararlı kimyasallardandır. Bu kimyasallar da hormonların çalışmasını engelleyerek, iştah merkezine ve üreme hormonlarına etki ederek kilo alımına neden olabilmektedir.
Hızlı yeme alışkanlığı kilo aldırıyor
Sosyal çevre nedeni ile bulunmak zorunda kalınan ortamlar, su içmeme, öğün düzeninin olmaması, televizyon seyrederken bir şey yemeden duramamak, hızlı yemek yeme gibi alışkanlıklar kilo alma sebepleri arasındadır. Hızlı yemek yeme alışkanlığının değiştirilmesi gerekmektedir. Ağızdaki tat reseptörleri ile ilişkili olarak salgılanan hormonlar hem sindirme fonksiyonunu hem de doyma merkezini etkileyerek yeme davranışımızı değiştirmektedir. Hızlı yemek yendiğinde hızla insülin salınmakta yemeği takip eden saatlerde kan şekerinde düşmelere ve tekrar tekrar yoğun gıda talebine yol açarak kilo almanı kolaylaştırmaktadır. Problem fast food yiyecekten çok hızlı yenmesindedir. Yemekler yavaş yavaş yenmeli ve çok çiğnenmelidir.
Psikolojik nedenler kilo kontrolüne etki eder
Gıdalar, beden tarafından sadece bir besin değil aynı zamanda bir zevk ve tatmin unsuru olarak da kabul görmektedir. Stres, depresyon gibi durumlar kişilerin kiminde gereğinden fazla yeme ile kilo almaya ya da bir şey yememe ile kilo vermeye neden olabilir. Psikolojik problemlerin yaşandığı dönemde gece daha az uyuyarak atıştırmaları artırma en önemli sebeplerdir.
Uyku düzeni çok önemli
Vücutta hücrelerin büyümesini teşvik eden hormonlar ışık ve karanlık ile ilişkili olarak salgılanmaktadır. Bunun için vaktinde uyuma ve kalkma prensibi yaşamsal önem taşır. Yatılan ortamda tam karanlık sağlanmasına özen gösterilmelidir. Yeme davranışı değiştiği gibi tüm hücrelerdeki enerji depolama ve kullanma denklemi de bozulmaktadır. Gece uyanık kalmak, atıştırmayı ve ek kaloriyi getirmekte bu durumda kilo alımını kolaylaştırmaktadır.
Prof. Dr. Erol Bolu
Memorial Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji Bölümü