Stranger Things dizisi, hepimizin bildiği üzere tadından yenmeyen Netflix dizilerinden biri. Netflix yapmışsa iyidir demeye kalmadan zaten bizleri içine çekmiş durumda. Peki nedir bu diziyi bu kadar gizemli yapan, bu kadar sevdiren? Bu yazımızda biraz bunlara değinmeye çalışacağız. Yabancı dizi tutkunlarının son dönemde değişilmez favorisi konumunda olan Stranger Things’in gizemi ne hep beraber bakalım…
Stranger Things’in Konusu
Dizi, dört yakın erkek arkadaştan birinin kaybolmasıyla başlıyor. Ardından geri kalanların onu arama çabası ve bu arayış esnasında karşılarına çıkan olağanüstü yeteneklere sahip bir kız çocuğu etrafında geçiyor. Dizinin en çarpıcı özelliğini şüphesiz başrol oyuncularının çocuklardan oluşması olarak ifade edebiliriz. Bu özelliği nedeniyle henüz yapım aşamasındayken birçok yapımcı tarafından da geri çevrilmiş.
Stranger Things’in ilerleyen bölümlerinde olayın soruşturması devam ettikçe gizli hükümet deneylerinin yapıldığı olağanüstü bir gizem bulutu hepimizi içine çekiyor. Bu olağanüstü havanın yakalanmasında Stephen Spielberg, Stephen King ve John Carpenter gibi isimlerin eserlerinden de ilham alınmış. Hatta Duffer kardeşlerin ilk fikri Stephen King’in “O” kitabını yeniden uyarlamakmış ama bu fikir geri çevrilince ortaya Stranger Things çıkmış. Dizinin posteri hazırlanırken bile Star Wars, Indiana Jones, Geleceğe Dönüş ve E.T. filmlerinin poster tasarımcısından ilham alınmış. Dizi tam anlamıyla bir ilham sarmalı değil mi!
Stranger Things’in Karakterleri
Eleven karakterini canlandıran Millie Bobby Brown’ın küçük yaşına rağmen dizi için saçlarını kazıtması en az oyunculuğu kadar takdir edilen bir diğer özelliği. Başlarda duyduğu tedirginlik Charlize Theron’un Mad Mex’teki performansını görmesiyle ortadan kalkmış ve bu cesaretli adımı atmasında kendisine büyük katkı sağlamış.
Stranger Things’de Dustin karakterini canlandıran Gaten Matarazzo’nun ise en dikkat çekici özelliği şüphesiz ki dişleri Dizide cleidocranial dysplasia’sı olan Gaten, ne yazıkki gerçek hayatta da bu rahatsızlığa sahip. Bu problem, dişlerin geç çıkması ya da hiç çıkmaması durumunda görülüyor.
Çocuğu kaybolan bir anneyi oynayan Winona Ryder ise, gerçek hayatta çocuk kaçırma olaylarını önlemek için sivil toplum kuruluşlarında gönüllü faaliyetlerde bulunuyor.
Şüphesiz hepimizi içine çeken bu gerilim dolu dizi, adını dizi tarihine altın harflerle kazıtmaya başladı bile. Gerek küçük yaşlarına rağmen müthiş oyunculuk sergileyen oyuncuları, gerekse ilhamlarını çarpıcı şekilde senaryoya yansıtan yapım ekibi büyük alkışı hakediyor.