Bağlanmayı tanımlamak gerekirse, kişilerin kendileri için önem arz eden kişilere karşı duydukları güçlü bir bağ diyebiliriz. Bağlanmanın özel bir yanı vardır ve her kişiye göre değişen farklı reaksiyonlar göstermektedir.
Bağlanma sekliniz; sizin ilişkinizi nasıl algıladığınızı etkilediği gibi eşinizin de ilişkiyi nasıl algıladığını da etkiler. Bağlanma çeşitlerine bakacak olursak; güvenli, saplantılı, kayıtsız ve korkulu bağlanma şeklinde ayrılabilir.
Güvenli bağlanma stili olan yetişkinler; kendi benliklerini korumak için başkalarının önerilerine pek kulak asmazlar, daha az kaygı ve korku yaşarlar, başkalarıyla daha kolay yakınlık kurarlar ve aynı zamanda kendi benliklerini de kaybetmezler. İçten ve sıcak ilişkiler kurabilirler, tutarlı davranışları ön plana çıkar, sorunlarla veya olaylarla baş etme becerilerini etkili şekilde kullanabilirler. Eşlerine bağlı bir kişilik yapıları vardır. Terk edilme ve insanların onlara istediğinden daha fazla yakınlaşmaları yönünde kaygı duymazlar. İlişkileri genellikle uzun süreli olur, bu uzun süreli ilişkilerde yaşadıkları cinsellikten hoşlanırlar. Kişiler arası ilişkilerinde yapıcı bir rol üstlenirler ve diğer insanlarla kıyaslayacak olursak daha az fiziksel rahatsızlık ve daha az ölüm korkusu yaşarlar.
Saplantılı bağlanma stili olan yetişkinler; sürekli yanlış anlaşıldıklarını düşünürler ve diğer kişileri güvenilmez olarak görürler. Benlikleri zayıftır. Öz güven eksikliğini yoğun şekilde yaşarlar ve bunun sonucunda ikili ilişkilerde sürekli bir reddedilme korkusu yaşarlar. Başkalarına karşı olumlu duyguları vardır fakat kendilerine karşı daha acımasız olabilirler. Tavırlarında çoğu zaman tutarsızlık vardır.
Kayıtsız Bağlanma Stili: Bu stil, bağlanma ihtiyaçlarının göz ardı edildiği veya Bowlby’nin değişiyle, bağlanma mekanizmasının durduğu çok daha karmaşık bir stratejiyi yansıtır. Bağlanma figürünün reddedişi karşısında olumlu bir benlik sürdürmenin bir yolu vardır, kendini bu durumdan uzak tutarak ve olumsuz duyguların önemini azaltacak bir kişilik modeli geliştirmektir. Bu sebeple kişiler, yakın ilişkilerden uzak dururlar; bağımsızlıklarına çok fazla değer verirler ve aslında yaşanan ilişkilerin çok da önemli olmadığını düşünürler.
Korkulu bağlanma stili olan yetişkinler; kişisel değersizlik duyguları ile başkalarının güvensiz olduğunu ve reddedileceğini korkusu yaşar. Bu tarz yetişkinler, sosyal temas ve yakınlık isterler fakat başka kişilere güvensizlik ve reddedilme korkusu yaşadıkları için öznel rahatsızlık ve onaylanmaya karşı aşırı bir duyarlılıkla üzerine kurulmuş, bozulmuş, yolunda gitmeyen ikili ilişkiler kurarlar. Bu karaktere sahip kişiler reddedilme korkusunun üstesinden gelmek için riskli olarak düşündükleri sosyal ortamlara girmekten çekinir ve daha yeni ilişkiler kurulmadan kendini soyutlamak zorunda kalırlar