Tepki vermeden durulur mu? Kan basıncı yükselmeden kalabilir mi? Gözler kaçırılmadan, sabit durabilir mi? Ter boşanmadan, öyle serin kalınabilir mi? Ya da söz ağızdan çıkmamayı tercih edebilir mi? Susulabilir mi öylece? Sessizce…


Arada kalmak yani tepkisizlikte… Arada kalmak yani “belki” de… Ne “evet” ne de “hayır” da… Arada kalmak yani ne siyah ne beyazda… Tam arada… Aynı Tao sembolü gibi. Siyah da var, beyaz da… Ama karışmıyorlar birbirine. Hatta birbirini tamamlıyor ve bütünlüyorlar. Hani Yin ve Yang birlikte Tao’yu meydana getirirler. Hepimizin bildiği yin-yang simgesinde beyaz leke (yang) yin’in ve siyah leke (yin), yang’ın içindedir. Lao Tzu, “Tek başına bir yin doğamaz ve tek başına bir yang büyüyemez.” demiştir.


Tao ‘yol’ anlamına gelir. Evrendeki her şey bu felsefeye göre yin ve yang enerjilerinden türemiştir. Her zaman birbirleriyle etkileşim halindedirler ancak hiç karışmazlar. Zıt enerjiler olup, biri öteki olamadan varlığını sürdüremez. Aslında yin enerjisi her zaman yang’ın; yang da yin’in içindedir.


Aslında bu görüş Mesnevi’de de geçer: “Her şey zıttı ile kaimdir.” Siyah beyaz ile ölüm yaşam ile gündüz gece ile vardır. Siyahın varlığı beyazı, ölümün varlığı yaşamı, gecenin varlığı gündüzü tehdit etmez. Hatta varlığını güçlendirir.


O zaman bizim tepkilerimizde de aynı noktada sabit kalmamız neden mümkün olmasın? Zıtların birlikteliği mevcut ise, neden biz karışmadan duramayalım? Sadece durmak bazen. Tepkisiz ve sessiz. Susmak gerektiğince. Mümkün mü? Siyah ya da beyaza bulaşmadan tam arada kalabilmek… Gri de olmadan ama… Bulaşmadan da hiçbir şeye…


Direnç de göstermeden. Yargılamadan da…”Teslimiyet” ya da “huzurla beklemek” bunun adı belki de…


Belki de sadece: Şşşşşşşş!…


Figen Bıyık – Yüksek Topuklar
figen@yuksektopuklar.net


Tüm Yazılarımı Okumak için Tıklayın!