Yeni doğan bir bebek ile annenin ilk yüz yüze geldiği an: Bir saniyede konuşan gözler. Sımsıcak bir his. Gülümseme ile gözyaşının vefalı dostluğu. Güven, koruma, şefkat, sığınma, bağlılık, değişim, yaşam ve ölüm… Tabii korkular, endişeler de orada. Hayaller, hemen onların yanında. Gelecek ve geçmiş dip dibe. Umutlar… Sessizce en derinden verilen sözler, edilen yeminler… Teşekkürler, dualar. Hepsi “O an”da…
Kızının düğününde, bir babanın gelin olmuş kızıyla dans ettiği an: Müziğin ritmine uyum ve asalet. Derin ve tarifsiz bir sevgi ve şefkat. Belki affediş ve helalleşme. Korku ve umut yan yana. Güven ve garanti belki de… Ya da gözdağı vermek ve sahiplenmek. Öperek teslim etmek ya da emanet etmek bir yabancıya. Mutluluk, ama hüzünlü. Gözlerde ıslaklık, yüzlerde gülümsemeler. Değişim, bir bitiş, bir başlangıç. Dualar, dualar… Hepsi “O an”da…
Bir yoksul çocuğun gözlerini açarak size baktığı an: Hüzün, çaresizlik. Belki de çare… Umut ve umutsuzluk bu kadar yan yana olabilir mi? Acıma, şefkat ama öfke, kızgınlık. Adalet duygusunun sarsılması ve iç sızlaması. Şüpheler, korkular… El uzatma isteği… Sizdeki kararsızlık, ondaki kararlılık. Yaşama sevinci ve motivasyonu. Ayakta kalabilme direnci. Sevgi ve teşekkür. Hepsi “O an”da…
“Çok kıymetli”nin söylediği bir cümle ile havada asılı kalan an: Sevgi, aşk, tutku hepsi orada. Şefkat de… Ama bolca korku, bolca nefret. İnanamamak ve heyecan. Ateş gibi yanarken yanakların, içinin buz gibi olması aynı zamanda. Bitiş ve başlangıç. Yüzeyi sakin, ama derinlerinde fırtına kopan bir deniz gibi. Güvensizlik, kırgınlık… Zayıf hissetmek ama fark etmeden güçlenmek aslında. Sabır ve hüzün. Hepsi “O an”da…
Bunlar gibi birçok “O an” var: Belki bir öpücük, belki bir veda, bir söz, bir müzik başrolde… Belki sembolik, belki saniyelik. Ancak etkileri devrim gibi… Yaşamlarımızın kilometre taşları bu anlar, dönemeçleri…
Bu anlar uç uca birleşip yaşamlarımızı oluşturuyor işte. Sadece bir “hoş seda” bırakmaya uğraştığımız yaşamlarımızı… Yaşam dediğimiz “O an”lar aslında. Uzun ve güzel bir romanın, altı çizili satırları… Romanın bütünü değil, ama bu satırlar çıkarılırsa roman roman da değil…
Figen Bıyık – Yüksek Topuklar