Bir küs bir barışık yaşanan ilişkiler, sürekli ihanet eden ve her seferinde geri dönüp özür dileyen adamlar, hep affeden kadınlar… Yüzlerce kez “Bu sefer bitti” diyen diller, hep gözyaşı ve hep yeniden denemek….
Olmuyor ve olmayacak! Bir ilişki rendelenerek, bu kadar eziyet çekerek, zorlanarak bir yere varmıyor işte! Anlamak gerek, farkında olmak gerek! Ama ego izin vermiyor…..
Adam ihanet ediyor, kavga edip, bağırıp çağırıp yolluyoruz. Aradan zaman geçiyor, karşı taraf öfkenizin geçmesini bekliyor. Üstelik içgüdüsel olarak hep doğru zamanı seçiyor ve sizin tam da artık bitti diye dilinizle söylediğiniz ama içinizin inanmadığı zamanda telefon çalıyor.
Önce kızgınsınız açmıyorsunuz. Bir daha arıyor. Yine açmıyorsunuz ama egonuzda hafifçe bir yükseliş başlıyor. Bak aradı!
Ardından sırf ona küfür etmek için açıyorsunuz! Kızıp bağıracaksınız aslında ama karşı tarafta bir kedi, üstelik süt dökmüş! Hay Allah ya, bir dinleyin bakalım ne diyormuş.. Gerçi siz asla affetmeyeceksiniz ama olsun, dinleyin….
Yeminler ediyor sevdiğiniz adam, bir daha kitaba el basayım seni üzmeyeceğim diyor. Aklınıza ilk gelen cümle, biraz daha sürünsün oluyor. Aslında affettiniz yani! Ceza veriyorsunuz! Peki bu kaçıncı affedişiniz ve nasıl olur da, bir insan bu sözlere her defasında inanır? Şöyle olur: Siz nedense onu düzeltebilecek kadar üstün yeteneklere sahip, donanımlı ve sevgiyi çok iyi bilen bir kadın olduğunuzdan, sonunda bu adamı bile yola getirdiniz! Bravo egonuza! Bravo!
Sonra aradan zaman geçer ve aynı adam, hani o yeminler edip kitaba el basan adam, yine benzer şeyler yapar ve siz yine; “bu sefer bitti” dersiniz! Yine kavgalar, ayrılıklar, gözyaşları ve yine aptal yerine koyulduğunuzu düşünüp intikam planları yapmaya başlarsınız. O kadar sözü veren adamın nasıl kötü biri olduğunu çevrenizdekilere inandırmaya çalışırsınız.
Her seferinde daha çok intikam bürür gözünüzü çünkü her seferinde daha çok aptal yerine koyulmuş sayarsınız onurunuzu. Aklınıza suçun sizde olduğu asla gelmez! Hemen “seviyorum” bahanesine sığınırsınız. Gezip gezip sonunda yine sizin kapınıza dönmesini, size olan aşkına bağlarsınız ve bu oyun uzun zaman böyle sürer.
Affeden sizsiniz! Her seferinde inanan sizsiniz! Bir insan nasıl bu kadar yalancı ve aşağılık olabilir diye düşüneceğinize; bir insan her seferinde aynı yolda aynı çukura düşmeyi nasıl becerir diye düşünsenize!
Ben o adamlara suç bulmuyorum çünkü onlar öyleler işte! Onların yaşama, ilişkilere, aşka bakışları bu! Ne kadar yemin etseler de, özlerini değiştiremezler. Siz değiştirmeye uğraşıyorsunuz.
İnsan bir inanır, iki inanır, üçten sonra o adamın suçu olmaz. O adamı değiştirmeye çalışan ve inatla ilişkiye devam edenin de haklı tarafı kalmaz!
Candan Ünal
Yüksek Topuklar Aşk & İlişkiler Editörü
candan.unal@yuksektopuklar.net
Twitter: @candanunal
Facebook: www.facebook.com/candanunalaskveiliskiler
*Tüm hakları Yüksek Topuklar.net’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
okadar açık ve net okadar yalın ve doğru bir dille anlatmışsın ki candancım..yüreğine sağlık gerçekten geri dönüş pişmanlık yalanları ancak bukadar iyi anlatılabilirdi…
evet haklı arafımız kalmaz..ama yapılamıyor onu başkasıyla görmek düşüncesi barışmaya yönlendiriyo çnkü düşncesi bile korknç geliyor..
o aptal işte benim…
Her cümlesinde kendimi buldum Candan Hanım, Ayrıca yazılarınızın Müptelasıyım.Çok güzel bir yazı olmuş ve bir kez daha yaptığım hatalar aklıma geldi. ”bir insan her seferinde aynı yolda aynı çukura düşmeyi nasıl becerir ”
ya sevgi varsa ne olcak peki?? onsuzda olmyor onlada olmuyorsa ???
ben bir aşk yaşayıp acı çekmedm ama bu anlattığına uyan çevremde var gerçkten güzel açıklamşın candan..
KADINLARIN SEVGİYE OLAN AÇLIĞI ERKEKLERİN BUNUN FARKINDA OLUP KADINLARIN DUYGULARINI SÖMÜRMESİ AÇIK VE NET BİR DİL.TEŞEKÜRLER.
benim yaşadıklarımın aynısını yazmışınız evet aptal olan benim körü körüne yalan oldugunu bildigim halde hep inanmak istedim