Evliler, bekarlar, ilişkisi olanlar, olmayanlar, platonik sevenler, sevmeyi özleyenler, aşkı daha önce yaşayanlar, hiç tatmamış olanlar, aşka inanlar, inkar edenler, reddedenler, boşverciler, kapı kapı gezenler, playboylar, fahişeler, uzaktan görüp beğenenler, kendini başka işlerle oyalayıp aşkı erteleyenler, vicdansızlar, yardımseverler, gönül eğlendirenler, bu liste uzayıp gider, ancak hepimizin ortak derdi yalnızlık!

Özünde yalnızdır insan, yanında kim olursa olsun.  Aşık olduğunuz, çok sevdiğiniz birisi yanınızdayken de, dostlarınızla bir partinin ortasındayken de yalnızlık hissini yaşayabilirsiniz. İşin kötüsü, yalnızlık bir virüs gibidir. Vücudunuza girdiği anda fark etmezseniz, kanserden bile hızlı sarar içinizi.

Zaman zaman yalnız kalma isteği ile yalnızlık hissetmek birbirinden farklı duygulardır. Aşktan büyük, girdiği kalbi parçalayan iki duygu vardır: Yalnızlık ve nefret! Her ikisi de bulunduğu yeri çaktırmadan, usul usul yok ederler. Üstelik nefret varoluşuyla birlikte, ait olmadığı yerde yani kalpte yaşayacağı için, yüreğinizde garip ve alışılmadık bir rahatsızlık hissedersiniz. İçten içe, aslında orada olmasından mutluluk duymadığınızı anlarsınız, fakat hırsınız ve öfkeniz dinene kadar da kovamazsınız. Yalnız hissetmek ise tehlikelidir, çünkü alışkanlık yapar!

Yalnızlık girdabı kanınızın içinde dönmeye başladığında, etrafında bulunan her şeyi içine çeker. Hiç hissetmeden, siz anlamadan, gün gelir bir bakarsınız ki, etrafınız ve daha kötüsü içiniz bomboş kalmış! Şeytani bir kozu vardır elinde yalnızlığın, rahatlık! İnsan rahata kolay alışır. İnsan etinin ağırlığından, sorumluluklardan, kaldırmaya çalıştığınız yüklerden kurtarıverir sizi. Aman dersiniz, dünya varmış! Evet, bir dünya vardır ama o artık sizin dahil olduğunuz bir yer değildir.
Kendince bir düzeni oluşur yalnızlığa alışan insanın, artık her eylem onun için bir zulüm olmuştur. Hem çevresinde birkaç ses olsun, birileri hatırını sorsun, iki sohbet etsin ister; hem de sıkılır kalabalıktan, gelen gidenden, bozulan koltuk örtüsünden veya fazladan çıkan bulaşık eziyetinden.

Yalnızlık vücudunuzu sarmadan, sahip olduklarınıza şöyle bir göz atın. İlişkinize, ailenize, eşinize, çocuklarınıza, şikayet etiğiniz herkes ve her olay, özünde yaşadığınızın, hala sevildiğinizin, hayatın anlamının bir göstergesidir. Sorunlarınız varsa, mutlaka bir köşede çözümleri de vardır, inanın hiç dertsiz olmayı istemezdiniz. Problemler, hala hayatın içinde durduğunuzun göstergesidir. Size düşen, karşılaştığınız olaylarla iyi veya kötü, baş etmenin yolunu bulmak ve sahip olduğunuz değerlerin farkına varmaktır. Unutmayın ki, bir yerlerde bir insan, yalnızlık girdabında boğulurken, sizin dert dediğiniz şeylere sahip olmak için ağlamaktadır….

Candan Ünal
Yüksek Topuklar Aşk&İlişkiler Editörü
candan.unal@yuksektopuklar.net

*Tüm hakları Yüksek Topuklar.net’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.