menekse-cicegi

Yollara düştüm, yollardan döndüm. Yaşamak, öğrencilik; yolculuktan beslenmek bilgeliktir dedim. Her yaşımda, her anımda başka hallere büründüm; bir kuş gibi bazen yüksekten bazen alçaktan uçtum ama kimi zaman hep yüksekten uçmaya zorlayıp kendimi yordum.

Ama görmek isteyen göze, inanmak isteyen kalbe her şey vesile, öyle değil mi? Dün, kendi gücümden, yeteneklerimden, hayatımızı güzelleştirme kudretimden korktuğumu fark ettim. Çare aradım, gökyüzüme yıldız istedim. Önce, “Yüksek Topuklar” melek kartlarından birini seçtim. “Athena” meleği dedi ki bana: “kendi gücünden korkuyorsun, korkma! Senin sevginin gücüyle dönüşecek dünyan, hayatındakiler, korkma!” Bazen onaylanmaya ihtiyaç duyarız ve tam beklediğimiz sözler gelince önümüze “mucize” kabul ederiz. İşte, melek kartları aracılığıyla gelen mesaj böyleydi benim için, aklıma kazıdım.

Bugün, edebiyat dünyasının en kendine münhasır, bir yanıyla kendiyle geçimsiz kadınlarından birinin keşiflerini hatırladım, ilacım oldu. Diyordu ki Virgina Woolf: “Ne aradıysam zıddını buldum, doğruyu aradım yanlışı buldum, dostumu aradım düşmanımı buldum, aramayı bıraktığımda ise doğruların ve yanlışların ötesinde renklerin zıtlığında resmin bütününü gördüm. Ne doğru vardı, ne yanlış, ne kötü vardı, ne iyi, her şey olması gerektiği gibi. Her şey olduğu gibi!”

Şimdi, Nişantaşı Welldone’ın bahçesinde, saçlarımdan tatlı esip geçen rüzgar ve ritmik bir müzik kulağımda, kalbimin sesini dinliyorum. “Kendine güven, kendini kullan, kendine itibar et” diyor ve bunu neden şimdi söylediğini anlıyorum: hayatta her şey olması gerektiği gibi olur, her şeyin zamanı ve onun da içinde bütünlüğü vardır.

Arzu KarabulutArzu Karabulut

Yüksek Topuklar / Genel yayın yönetmeni

Instagram’dan takip etmek için: https://instagram.com/arzukarabulut1