Yazıya başlamadan önce burç yorumlarına bir göz attım. Herkes aşk derdinde, onu soruyorlar İremSu’ya, ne olacak durumumuz, aşk ne zaman gelecek? Gelir elbette ama şu ayrıntıyı atlamamak lazım; astroloji kişiye özel bakıldığında daha başarılıdır. Bu konuda üstat İrem Hanım varken, ahkam kesmek doğru olmaz ancak kısıtlı bilgimle söyleyebilirim ki, burç yorumlarını okurken esnek düşünmek gerekir. Ayrıca, biraz astrolojiden anlayan biri olarak belirtmeliyim ki, sevgili İrem’in üstüne birini daha okumadım. Bunun ötesinde, işine olan bağlılığı, okuyucularına gösterdiği özen, çalışma azmi, sürekli kendini geliştirmesi ve neredeyse hayatının tamamını astrolojiye vermesi, gözümde onu hep yüceltmiştir. Ondan aldığım eğitimi de baz alarak söylüyorum, astroloji bir yaşam kılavuzudur. Neyse, bu konudaki yorumları işin ehline bırakalım ve konumuza dönelim.
Astroloji ile ilgilenmeye başladığım yıllarda, henüz beyler, kız tavlamanın ve masada muhabbeti açmanın burçlardan geçtiğini öğrenmemişlerdi. Hatta astroloji kursuna gidiyorum dediğimde, insanlar suratıma garip bakıyorlardı. Bir gün Kadıköy’de dolaşırken, sahaf-cafe olarak açılmış bir mekanın kapısında şu yazıyı gördüm: “Astroloji kursu başlamıştır. Astrolog Gufran” Zaten meraklı olduğum bir alan, bir de ismi gördüm, Gufran! Elbette dedim, astroloji gibi bir ilim dalını da ancak bu isimde biri verir. Hemen girdim, kaydımı yaptırdım. Ders günü geldi, heyecanla hocayı bekliyoruz. Zaten sınıfta benim gibi deli 4 kişi var. Ben kafamda büyütmüşüm, bir adam girecek içeri şimdi, masallardaki gibi, bir dudağı yerde, diğeri gökte, heybetli, kapılara sığmayan, üstünde enteresan bir kostüm ile bizi büyüleyecek. Öyle bekliyorum. Kapı açıldı, içeri sakallı, zayıf, ufak tefek ve alkol kokulu biri girdi. Hayal kırıklığına uğramış olmalıyım ki, “gerçekten astrolog siz misiniz?” diye sormuştum. Sonradan çok sevdiğim hocam, benim hayal dünyamı bilemediğinden sadece “evet” dedi ve ders başladı. O zamanlar bilgisayar falan da yok, tüm matematiksel hesaplar kağıt ve kalemle yazılıyor. Bir horoskop çıkartmak 3 gün sürüyor. Bir zaman sonra ilk ödevimiz geldi. Kendi haritamızı çıkartacağız. İyi de bunun için doğum saati lazım. Anneme koştum, kaçta doğduğumu öğrenmek için, hiç tereddüt etmeden “saat 9’da” dedi, şüphelendim. Bu kadar düşünmeden söyleyince, kardeşiminkini sordum, ona da 9 dedi.
Cevaplardan tatmin olmayınca, en iyisi doğduğum yeri aramaktı. Aklımda yanlış kalmış, (çünkü orada doğan kardeşimdi), 118’i arayıp, Güzelbahçe Kliniği’nin telefonunu istedim. Numarayı kaydettim ve aradım. Bundan sonra konuşma şöyle gelişti:
– Güzelbahçe kliniği, buyurun?
– İyi günler beyefendi.
– İyi günler, nasıl yardımcı olabilirim?
– Beyefendiciğim, benim sizden bir istirhamım olacaktı.
– Buyurun hanımefendi
– Efendim, ben 1974 yılının 4 Mart günü sizin kliniğinizde dünyaya gelmişim. Şimdi, benim doğum saatimi öğrenmem gerekiyor. Acaba, ben oraya gelsem, size hiç eziyet vermem, depoya insem, dosyamı bulsam, içinde doğum saatim yazar mı, bunu öğrenmek istemiştim, bu mümkün müdür beyefendi?
– (kısa bir sessizlik) Hanımefendi, siz bir ördek değilseniz, burada doğmuş olamazsınız.
– Hönk! Neden beyefendi, anlayamadım?
– Çünkü burası Güzelbahçe Veteriner Kliniği…….
– Beyefendi, ben kesinlikle orada doğmuşum.
– Neden hanımefendi?
– Çünkü bu telefonu açtığıma göre, bir öküzüm!
Candan Ünal
Yüksek Topuklar Aşk Editörü
Candan.unal@yuksektopuklar.net
*Tüm hakları Yüksek Topuklar.net’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.