Büyük yüreklerin küçük sevdaları olmuyor. İçine tüm dünyayı sığdıracak gönüller, tüm dünyaya yetecek kadar seviyor ama hak etmeyenleri.
Sonra bir vurguna düşüyor kalp, öyle kırılıyor ki; çok dayak yemekten korkmuş sokak köpeği gibi kaçıyor aşktan.
Oysa o ürkmüş kalplerin ne büyük ve geniş yerleri var ayıracak sevdaya! Oysa o kalpler ne sonsuz sevebilirler birilerini!
Geçmişin izleri yerleşince kalbin orta yerine ve kendi hükümdarlığını kurunca o boşlukta, bir daha onmuyor insan ve bir daha sevemiyor sınırsızca.
Yok olup gitmiş bir nesil gibi, kayboluyoruz hayatın koşturması içinde. Daha çok savruluyoruz farkında olmadan ve daha fazla acı çekiyoruz yalnızlıklarımızda.
Yalnızlık da güzeldir aslında ama fazlası ziyan. Öyle bir alışır ki insan sessizliğe, sessizlik üstüne kurulu zanneder ömrü.
Her yürek ekilmeyi bekleyen toprak gibidir özünde, biraz su verilse, biraz güneş ışığı; hangi tohumu eksen çiçeklenir üç günde. Hangi toprağa değer vermiş ki insanoğlu? Üstüne bina kurmuş ağaç dikmek yerine.
Geçmişin izleriyle kirleniyoruz, korkuyoruz aşktan, sevmekten. Hepimizin kendince haklı sebepleri var elbette ama bu düzen böyle sürdükçe, aşktan da hiç haber alınamayacak o gün geldiğinde. O yüzden, çözüm yenildikçe daha çok sevmekte, yeniden sevmekte…
Candan Ünal
Yüksek Topuklar Aşk & İlişkiler Editörü
candan.unal@yuksektopuklar.net
*Tüm hakları Yüksek Topuklar.net’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.