Adnan gidiyor; Cihan geliyor gibi… Benzetme edatı kullanıyorum çünkü durumun belirsizliğini ancak böyle açıklayabiliyorum, bir noktaya bağlayabiliyorum. Arada kaldım, arafta kaldım: cehennemde mi yoksa cennette miyim bilemiyorum, durduğum yeri hissedemiyorum.
Central Park’a gömdüm dediğim Cihan’ın acısı; yakaladığı her açıklıkta canlanmayı bildi; küçücük ellerimle tuttum, ittim geriye doğru… Galata Kulesi’nin altında gökyüzüne değiyor dediğim Adnan’ın aşkı; yalnızca fiziksel değil ruhsal uzaklıkla yok olmayı bildi; küçücük ellerimle tuttum, kaldırdım yukarı doğru… Sonunda ellerim yaralandı, çizildi, kirlendi ve ben neredeyim diyebileceğim kadar yerle, gök arasında kaldım. Ayaklarım yerin dibine mi giriyor yoksa yere mi basıyor bir türlü karar veremedim. Size hiç oldu mu acaba? Hayatınızın herhangi bir döneminde ikisi de birbirinden farklı çirkinlik ya da güzellik sunan insanlar arasında seçim yapmak zorunda kaldınız mı?
Cihan’ın yumuşacık karnıma doğru yaptığı atakları; Adnan’ın camdan kalbime doğru yönelttiği kayıtsız davranışları arasında boğuşurken bana yol gösterecek izler aradım… Cihangir’deki evden taşınırken çoğunu çöpe attığımı sandığım Cihan’a ait anlar çıktı karşıma, yazdıklarım ve yazdıkları; söylediklerim ve söyledikleri… “Hayat, bana oyun oynuyor” dedim, “her bulduğuma anlam yüklemeye kalkacak olursam daha gidecek çok yolum var” dedim.
Galata’daki evimi karıştırdım; Adnan’a ait ya da O’nu hatırlatacak herhangi bir şey olsun istedim: çekmeceyi açtım ve bir peçete üzerine yazılmış not gördüm. “Evet, sonunda Adnan’a ait bir iz buldum!” dedim ama bir baktım ki Cihan’ın ofisine son gidişimde yazdığım ve çekinip de kendime sakladığım cümlelermiş… Demişim ki; “senin yanında kendimi dünyanın en güzel, en akıllı, en saygın, en eğlenceli, en seksi kadını gibi hissediyorum. Eminim her kadın bunu yaşamak istiyordur, ben çok şanslıyım sana teşekkür ederim.”
Durdum, Adnan’ın yanında nasıl hissettiğimi düşündüm… Bazen çok iyi ama daha çok kontrollüydüm. Aman yaralarımı görmesin, aman hep sesimi iyi duysun, aman beni hep güzel görsün diye devam eden ama hep aman ile başlayan cümlelerle tanımladım hissiyatımı… Sevgili değil mi o? Her halimle görse de sevse ya beni? Korkumu buldum, evet: Adnan beni görse her halimle mesela bilse ki akşamın bir saati abuk sabuk bir yolda ağlayarak yürüdüğümü, sesini duyamadığım için acılar içinde kıvrandığımı, ağzımdan saçma bir söz çıkar diye içimden üç kez söyledikten sonra sesimi O’na duyurduğumu… Bilse işte böyle olduğunu ve olabileceğini beni sevmez diye korkuyordum ve yüzleştim ve yanılmıyordum.
Binlerce düşünce arasında gidip gelirken, sohbetini sevdiğim kız arkadaşlarımdan biri aradı; sesimden anladı ya “gel hadi sana fal bakayım” dedi. Kahvemi içip kapattım, soğudu ve arkadaşım fincanın içine bakıp başladı anlatmaya… “Fedakârsın, duygusal karar veriyorsun, işlerin iyi gidiyor” gibi hep duyduklarımı söylüyordu ve kulak asmıyordum ama dedi ki “sen iki kişi arasında kalmışsın” “ah evet, tam orada kaldım” dedim. “Biraz sabretmelisin, su akacak ve yolunu bulacak” dedi. “Peki, su nerede duracak?” diye sordum; “sen hangisini istiyorsan orada!” diye yanıtladı. Ah, ben hangisini istiyorum? Bir yanım Adnan diyor bir Canım Cihan!
Feraye Demir
Yüksek Topuklar – Köşe Yazarı
malasef biz kadınlar sadece bir adama aşık oluyoruz hayatımız boyunca ne kadar değişmeye başka birine aşık olmaya çalışsakta boşuna kadınların kalp eşleri tektir bazıları bulur bazılarıda bulduğunu sanır ama hep tek bir adamda kalır
yaaaa olamaz seni üzen bi daha üzer bu yaralar bereler bitmez bilesin…. seviyorum seni feraycim duygularını bu kadar güzel anlattığın için
Ah Feraye Hanim. Arada kalmak.. Iki kisiyi birden sevmek.. 🙁
öyle zor öyle kötü bisey ki… Biri aslinda sevilmiyor ama hangisi.. Nasil anlayabilir insan bunu?
Ben anlayamadim ve akisina biraktim… Cünkü seçim yapmakta çok zorlandim… O yüzden ilk sevdigim adamla yola devam ediyorum… Ve evlilik yolundayiz… Ama digerini unuttum mu? Daha bugün rüyamdaydi… Bide sizin bu yaziniz… Beni benden aldi 🙁
Cok yakin bir arkadasim bana demistiki : Önemli bir karar almadan önce, mutlaka iki yol çikiyor önüne ve sen birini seçersin… Insallah dogrudur yaptigim… Sizede en kisa zamanda aklinizin ve kalbinizin sadece birinde tutuklu kalmasini dilerim…
cihan bitmeli artık bence.herşey eskisi gibi olamaz ki artık bir düşünsene.aynı suda kaç kere yıkanacaksın….
yarım kalan cihan aşkı hayatının her yerinde seni bulacak gibi feraye adnanla mutlu olmana çok sevinmiştim ama sevdiğinin yanında sürekli kendini kontrol altında tutmak yormaz mı insanı bi süre sonra verdiğin karar umarım sana mutluluk getirir
[b]”Give your heart when you can: kalbini verebiliyorken ver”[/b]
maalesef aynı dert bende de var.. sekiz yıllık ilişkimi bitirdikten bir süre sonra yeniden başlayabilirim dediğim canla tanıştım.. can fazlasıyla aşık, romantik kibar.. tam her şey yolunda gidiyor derken eski sevgilim ortaya çıktı ve karşı konması zor vurgunlar yapmaya başladı ruhum ve bedenim kanmaya öyle hazır ki.. cana bakıyorum ne olduğunu bilmediğim fakat kendim olamadığım bir sürü eksiklik var. geçmişe mi dönmeli, yoksa yolumda yürümeye devam mı etmeli bilemiyorum… ben otuz iki yaşına gelmiş, psikoloji mezunu, her gün danışanlarıyla saatlerce konuşabilen bir kadınken kendimle konuşamıyorum. gereğinden fazla rahatsızım ve sanırım seni anlayabiliyorum.
dönme cihana üzecek, kıracak..seni hiç ummadığın yerden acıtacak… daha ne kadar kırabilir ki diceksin ama bir kelime, bir hareket..hatta yapmadığı bir şey için bile öylesine üzülürsün kiii :((
ikisi de değil bence…sadece senin için doğru olanı göndermesi için Allah’a dua et.
[quote]cihan bitmeli artık bence.herşey eskisi gibi olamaz ki artık bir düşünsene.aynı suda kaç kere yıkanacaksın….[/quote]
Kesinlikle doğru bu kelime kaç kere daha kırılacaksın kaç kere daha seni yüz üstü bırakıp gitcek
iyisimi sen temelli terk et Cihan’ı
galiba aynı durumdayız bende birine bağlandım ve hala ondayım cok üzüyo beni ama ben cok seviyorum bırakamıyorum onsuz olmayı düşünemiyorum