İşe giderken giymek için en güzel kıyafetlerimi seçiyorum, saçlarıma şekil veriyorum, makyaj yapıyorum; aynada gördüğüm o âşık kadına gülümsüyorum. Araba
Gidip gelmelerimizi, öfke nöbetlerimizi, özlemekle yanan kalplerimizi, tutkulu kavuşmalarımızı, şiddetli ayrılıklarımızı bilerek ama en çok birbirimizi mutlak aşkla isteyerek yeniden
Cihan’a bir kere daha bakabilmek, bir kere daha tadına varabilmek, bir kere daha “benim” diyebilmek için verdiğim sözlerden dönmeyi, söylenen
Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği gibi düzenli hayatın simgelerini unuttum; bilgisayar başında yediğim sandviçlerle öğünlerimi kurtarıyorum. Yoğun çalışma temposuna ayak
Cihan: En bilgili, en güçlü, en güzel, en cesurdu. Öğreten, akıl veren, eğiten, koruyan, yönlendirendi. Kalbimin, ruhumun sahibiydi. Feraye: öğrenen,
O’nun bana bakması demek, içimi görmesi demekti… O’nun bana sarılması demek, tüm benliğimi kuşatması demekti… O’na bakmak, gözlerimin varlığına şükretmek
Merdivenin altındaki dolaptan çamaşır suyu, yer silme bezi, kova alıyorum; temizliğe üst kattan başlamaya karar veriyorum. Silmek için hazır hale
Bugüne kadar çalışmaktan şikâyet ettiğim anlarım sayılıdır; hep üreteyim, hep zamanında projelerimi teslim edeyim diyerek saatler boyunca mola vermeden çalışabilirim.