Kalbimin derinliğinde yaşıyorsun… Seni görmeyeli, sesini duymalı yıllar oldu.
Beraber çekilmiş bir fotoğrafımız olsaydı dönüp bakardım. Seni izler gibi gözlerimi kitlerdim…
Beraber uyuduğumuz geceler olsaydı, yastığıma kokun sinseydi seni duyardım. Nefes alır gibi seni içime çekerdim…
Beraber yaptığımız yemekler olsaydı, her gün tekrar yapardım. Damağımda teninin lezzeti varmış gibi yutkunurdum…
Seni hissetmeyi ne kadar çok istiyorsam bir o kadar da korkuyorum. Ne varlığına teslim olabiliyorum ne de yokluğuna katlanabiliyorum.
Ben, kendimi bildim bileli böyle yetim hissetmemiştim…
Seninle ilk sabahımda aynaya baktığımda saçlarımın güzelliğine, gözlerimin parıltısına şaşırmıştım. Dokunduğun her yeri nasıl da güzelleştirmiştin yağmur ellerinle…
Bir akşam havanın soğukluğuna aldırmadan yollara düşmüştüm. Sadece ağlıyordum. Sen geldin. Sıcacık kucağına aldın beni. Dinledin, sevdin… Sıcacık dudaklarınla alnımdan öpüp gittin. Tutamadım ellerinden… Affet lütfen affet…
Şimdi sen yoksun. Hatıralarımıza direniyorum. Seni yaşatmak için rakı içiyorum, kırmızı kazağımı giyiyorum, yazdıklarını okuyorum, şarkılar dinliyorum, köpüksüz kahveler yapıyorum, odayı dağıtıyorum, ilk battaniyemizi üzerime örtüyorum…
Ah dokunamadığım, ah özlediğim, ah uzaktan izlediğim, ah sevdiğim…
Benim bir hayalim vardı. Sana şarkılar çalacaktım kemanımla, üzerimde sadece gece olacaktı…
Ah kavaklar ah kavaklar
Bedenim üşür yüreğim sızlar
Beni hoyrat bir makasla
Ah eski bir fotoğraftan oydular
Orda kaldı yanağımın yarısı
Kendini boşlukla tamamlar
Ah omuzumda bir kesik el ki
Hala hala durmadan kanar
Ah kavaklar ah kavaklar
Acı düştü peşime
Ah kavaklar ah kavaklar
Ardımdan ıslık çalar
Feraye Demir