Nereden bilirdim gözlerinin içine bakarak, gülümseyerek, heyecanlanarak söylediğim şarkıyı tek başıma dinlerken ağlayacağımı… Bilemedim.
Şimdi hatırlıyorum… Sizi defalarca görmüştüm ama seni ikinci kez görüyordum. Bilemediğim bir yakınlık hissi taşıyordum içimde. Bu yüzden çekinmeden koluna girip “sen beni özledin mi?” diye sorabildim.
Küçük bir masada otururken ve ben senin için kendimi hazırlamışken açıklamalar yaptın bana. “Bazen her şey yolunda giderken de başka birini sevebilirsin, özleyebilirsin” demiştin. Yaşayacaklarımız için zemin hazırlıyor ya da gerçekten samimi diye düşünmüştüm.
Günler geçti, geceler geldi. Zekâ dolu, muzur konuşmalarımız oldu. Bana yazdığın ilk yazıyı hatırlıyorum, kelimelerindeki heyecanı da… “Beni her gün başka türlü şaşırtıyorsun. Yolda yürürken düşünüyorum. Aramızdakini tanımlamak için sıfat aramayalım. Ellerin ve gözlerin büyülü sesini dinlesek yeter” demiştin. Bir gün öncesinde “kimim kimsemdir ah gözlerin” şarkısını dinlemiştik beraber.
Sadece iki geceyi çalabilmiştik hayattan. Uyandığımda seni yanımda görebilmek mucizenin ta kendisiydi. Benden önce uyanıp beni izlediğini öğrenmek mucizenin devamıydı… Masal gibiydi, tatlıydı. Bir daha asla o tadı veremedi o küçük dünya. Olmayacak zamanlarda yolculuğa çıktığımız için belki de…
Aylar sonra benim hayatımda her şey yolunda giderken seni özlediğimi ve görmek istediğimi söyledim. “Yaşadıklarımızın özelleştirecek bir tarafı yok, histerik bir dönemdi” dedin. Sana yazmadan önce böyle söyleyeceğini biliyordum ama yine de senden duymak istedim. “Kendine göre birini bulabilirsin” demiştin, beni en çok bu kırmıştı. Ne bana gelmek istemeyişin yakmıştı canımı ne de yaşadıklarımızı yok sayman…
Benim senin için büyüttüklerim yokluktan değildi, bunu anlayamadın ve ben üzüldüm. Kelimeler kaldı dilimin ucunda, söylemedim. Mutsuz olduğum için mutluluğu sende aramaya gelmemiştim oysa… Dediğin gibi “bazen her şey yolunda giderken de başka birini seviyor ve özlüyordum”. Sadece bu kadardı, daha fazlası yoktu.
Sen yanıma gelsen ne yapardım bilmiyordum ama yine de çağırmak istedim. Tenindeki bıçağı, gözlerindeki muzurluğu, akıl dolu konuşmaları, şifreli mesajları özlemiştim bir zamanlar sadece bizim anlayabildiğimiz…
Bazen seni çok özlüyorum bazen hiç aklıma bile gelmiyorsun…
Artık yüzebiliyorum tek başıma. Ben istemiştim ki dalgalı denizlerde büyük kulaçlar atarken sen sahilden beni izle. Isınmak için yanına uzanayım. Gözlerinden ne demek istediğini bir tek ben anlayayım.
Daha fazlasını istememiştim.
Anlıyorum beni yok sayıyorsun ama kendine de haksızlık etmiyor musun? Sen bu kadar değersiz misin? Sadece yokluk zamanlarında mı kıymetlenirsin? Bilemedin mi varlığım varlığına armağan olsun!
Tüm Yazılarımı Okumak için Tıklayın
Feraye Demir
ferayedemir@gmail.com