Hayatımdaki insanların en berbat yönlerini görüp kahroluyorum. Konuşmaya gelince dürüstlük konusunda mangalda kül bırakmayanların, “sevdiğim” diye sıfatlandırdıklarına nasıl acımasızca yalanlar söylediğini biliyor ancak susmak zorunda kalıyorum. İçim doluyor, içim taşıyor. Beni ben olmaktan uzaklaştıran, canımı sıkan her ne varsa suratlarına haykırmak istiyorum.
Burada yazdığımı öğrenen bazı tanıdıklarımın her yazdığımı üzerine alınmaları, benim aklımda yokken gözümün içine sokmaları yetmezmiş gibi küstahça hesap sormalarından ölesiye nefret ediyorum. “Ben neden böyle yapıyorum?” diye düşünmek yerine karşısındakini suçlamanın kolaylığını tercih ettikleri için onlar adına utanıyorum.
Hatalarını söylemek için insan gibi karşıma oturtup sorduğumda binlerce dansöz ruhunda buluşmuş gibi kıvırtmalarına ise söyleyecek söz bulamıyorum! Sözde erkek sözde mert!
Yarım aklıyla beni halt edeceğini sanıp oradan buradan laf sokan, fiziki özelliklerimle yarım aklınca dalga geçen ama bu arada Yüce Rabbim diye söze başlayıp muhteşem Müslümanlığıyla övünen insanlarla aynı havayı soluduğuma inanamıyorum!
Birtakım sosyal paylaşım sitelerinde çokbilmişlik taslayıp, klavye delikanlılığı yapan ama gerçek hayatında yazdıklarıyla alakası olmayan, ezik ötesi adamların varlığına şaşırıyorum.
Makyajını, saçını yapınca kadın olduğunu zanneden; erkek arkadaşına karşı öküzlük sınırında davranan sonra da ben neden sevilmiyorum diye dert yananların etrafımda olmasına inanamıyorum.
Çalışmamak için her türlü bahaneyi sunan ama hiç düşünmeden “sen nasıl bu kadar para kazanabiliyorsun?” diye sorabilen, ima eden insanların varlığı karşısında büyük şaşkınlık yaşıyorum.
Biraz güler yüz gördüğünde sınırların çok çok ötesine geçip akla hayale gelmeyecek taleplerde bulunan, bunu hayatındaki herkese yapan ve sonra da “beni kimse sevmiyor” diye dertlenenlere hayretle bakıyorum.
Her yaptığımı, söylediğimi, giydiğimi, aşkımı eleştiren ama bulduğu her fırsatta ben gibi olmaya çalışan karaktersiz, gelişmemiş beyinlerin yaşıyor olmasına da anlam veremiyorum.
İki cümleyi bir araya getirme yetisinden yoksun, en fazla 30 kelimeyle hayatını yaşayanların “ayyy yazdıkların şöyle böyleeee sen artık yazma burda” şeklinde çıkışlarına sinir oluyorum. Bunları yazanları ciddiye alıp “yazmama kararı” aldığım için de kendime kızıyorum.
Kalbinde sadece nefret etme duygusuna yer açan, hoşlanmadığı kişinin her yaptığını yerden yere vuran insanlarla aynı ortamda yaşadığıma, çalıştığıma anlam veremiyorum.
Ve yine bu yazdıklarımı okuyup “sen burada beni mi kastettin?” soracakların beyin nakli yaptırmalarını diliyorum.
Feraye Demir – Yüksek Topuklar
ferayedemir@gmail.com
Tüm Yazılarımı Okumak için Tıklayın!