Havanın dengesizliği beni yoruyor. Havamın dengesizliği de. Hayat bu evet. İnişler ve çıkışlar demek…”Mutedil dalgalı” olsa iyi. Bazen de fırtına kopuveriyor. Fırtına öncesi sessizlik kadar, sonrasındaki sessizlik daha ürkütücü sanki. Harap olmuş her yer ve fonda bu sessizlik…

Sessizlik sonrası bir kocaman çığlık: Kurtarın beni! Duyan var mı? Bilmem. Belki var, belki de yok. Bilemem ki yanıt gelmezse. Bilemem ki kurtaran olmazsa. Sonra isyan sırada. Neden bu benim başıma geldi? Neden ben? Neden ben mi? Sorulur mu bu soru şimdi? Güneşli havaları düşünelim biraz. Neden ben dedim mi o zaman? Pırıl pırıl iken hava, düşündüm mü neden bu güneş diye? O zaman bulutları da düşünmemeli. Sadece içinden geçmeli belki de. Güneşin de bulutun da.

İsyan çok güçlü bir his. Haksızlığa uğramak var temelinde. Hani benim haklarım? Şimdi bir şarkı kulağımda. İzel söylüyor fonda:

Meğer ne zor şeymiş sensiz yaşamak.
Düzelir mi acaba bu durum?

Demek karar verdin ikimizin yerine.
Dönüşün yok galiba bu defa.

Her istediğinde bitiremezsin,
Benim de bazı aşk haklarım var.

Benim de aşk haklarım var… Var da kim dinliyor, kim duyuyor bu isyanımı? Benim yerime de karar verilmiş. Kalem de kırılmış. Haksızlık bu! Neden bu haksızlık? Neden ben?

Ağzından emziği zorla alınan çocuk da sorar mı bunu? “Haksızlık bu!”der mi o bebek de? Bana kimse sormadı der mi? Oysa emzik zararlı ona. Hiç de yakışmıyor üstelik. Hiç! Elalem ne der sonra? Çok ayıp çoook! Hem o karar veremez (!) kendi için iyi olana. Ah ona bıraksalardı! Sıkılıp bırakacaktı, atıverecekti emziği aslında.

Sonuç aynı olacaksa, neden bu isyan? Şimdi kendi kendime diyorum ki:”Yine sırılsıklamsın. Ha güneşte terleyerek, ha yağmurda ıslanarak. Ha kaçaksın ve korkak, ha cesur ve net. Üzüntünü, yasını, isyanını, öfkeni, özlemini yaşa doya doya. Bunlar senin elinde nasıl olsa. Sadece içinden geç işte… Güneşin de bulutun da. Bağımlı olma. Saplanma. Hiç kimseye ve hiç bir şeye!

Otobanda giderken aniden bir tünele girmek gibi bu. Evet, tünel karanlık ve ürkütücü. Panik olup korku ve endişe ile durursan o tünelde… Karanlıktasın hep. Ama tünelin biteceğini bilerek ve kendine güvenerek, durmadan devam edersen, tünelin sonu mutlaka ışık ve aydınlık.  Korkma ve panik olma. Geçecek bu da… Ak, git sadece. Direnç göstermeden ak ve git.”

Figen Bıyık – Yüksek Topuklar
figen@yuksektopuklar.net