Reenkarnasyona inan biri olarak söylüyorum, ben bir daha gelmek istemiyorum. Çok sıkıldım. Hep aynı şeyler. Gün dolduruyormuşum gibi geliyor.

Hani askerler şafak sayar ya, işte aynı onlar gibi, gün dolduruyorum. Bu dünyanın ne kadar yalan ve anlamsız olduğunu bilince, sıkılıyorum. Her şey Matrix. En azından bence öyle. Tamam, buraya deneyimlemek için geldim ama hayat sınırsız değil. Bu cümle yanlış oldu. Hayat sınırsız da benim imkanlarım değil. Neler yapasım var, yapamıyorum.

Bana ne, bana ne, bir daha gelmek istemiyorum. Savaşlar, doğal dengenin bozulması, küresel ısınma, çığrından çıkan ve gittikçe kötülüğe alışan üstelik bunu yadırgamayan insan ırkı, açlık daha sayarım da yazarken bile yüreğim sıkışıyor. Gelmeyeceğim. Bu son ya. Gelsem ne yapacağım zaten. Bu yaptıklarımdan daha mı farklı işler becerebileceğim? Ben söyledim, artık bir daha gönderilirsem de emir demiri keser der otururum, napalım? Daha önceki gelişlerimde iyi şeyler yapmış olmayı umuyorum en azından. Başkalarının hayatına bir güzellik kattım mı? İyi biri miydim? İnsanın aklına bu sorular geliyor.

Dost sohbetleri esnasında konu açıldığında fark ettim ki kimse kendini kötü bir yerde görmüyor. Herkes kraliçe, kral, kont, rahibe, bilim adamı…. Nasıl seviyoruz, egomuzu nasıl besliyor, hükmetmek, idare etmek, güç, para, varlık. Altın dolu hazineler, emrimizde uşaklar, cariyeler, komutanlık nerdeyse herkesin geçmiş hayatına ait yaşadığını düşündüğü şartların bir parçası. İstisnasız kimle konuştumsa bu durumda. Hatta daha ileri gidip Tanrılardan biri olduğuna inan bile var. İyi de arkadaşım, hepimize yetecek kadar hükümdarlık zaten yok. Tut ki bizler imparatorduk, hizmeti kimler yapıyordu? İdare edecek halk kimdi? Hiç aramızda ben eskiden kasaptım diyen yok mu?

Bu sistemde eğer gerçekten her hayattan bir deneyim elde ederek bu ana geldiysek, belirli yetenekleri de genetik kodumuza işlemiş olmamız gerekir. Şimdi sen matematikten, kimyadan, fizikten tek konuyu bile anlamıyorsun, hatta nefret ediyorsun sonra kalkıp geçmiş hayatımda mucittim diyorsun. Bunu nasıl çözeceğiz? Tamam, belki nasılsa geçmişte onu deneyimledim, bu hayatta edebiyat ve sanat öğreniyorum diyeceksin ama bakıyorum öyle bir özelliğin de yok. Bomboş yaşıyor, ben ona genelde yaşamak da demem ama neyse. İnsan bir durur, özelliklerine, yeteneklerine, ilgi alanlarına, karakteristik farklılığına falan bakar, bunlardan bir takım doneler elde eder, sonra ben şu olabilirim geçmişte der. Yok, sen kafadan kral ol, hatta daha ileri git Mısır’da Nefertiti ol, ol anasını satayım kim aksini iddia edebilir ki.

Ben hiç öyle sadrazam falan olduğumu düşünmüyorum. Olsa olsa, Red Kit’in gittiği, havada kurşunların uçuştuğu bir barda, piyano çalan yaşlı amcanın yanında durup, fırfır etekli revü kızları sahnede dans ederken, uzun ağızlıklı sigaramla, gelen kovboylara kızları ayarlıyorumdur.

Belki de zenci bir köle olarak ömrüm sürekli temizlik yaparak, hayvan tımarlayıp yemek pişirerek geçmiş olabilir. Bu hayatımda ev işlerinden, kahvaltı hazırlamaktan ve sabah erken kalkmaktan nefret etmem bundan olabilir. Ama yok, şu bardaki abla hikayesini daha çok sevdim. Ne var canım hayal kurmak da mı parayla?

Candan Ünal
Yüksek Topuklar Aşk Editörü
candan.unal@yuksektopuklar.net