Tipik bir aslan kadını olan Bedriye Hülya, kafasına koyduğunu yapan, güçlü, kararlı ve şahane bir kadın. Hayatı boyunca kadınlara yardım eden ve onların iş bulmasına ya da iş kurmasına yardım eden Hülya ile kadınların toplumdaki yeri ve benlik duygusu üzerine hem keyifli, hem öğretici bir röportaj gerçekleştirdik.

Tüm kadınların kendilerine daha fazla güvenmeleri ve kendilerini sevmeleri için mutlaka okumaları gereken harika makaleyi Yüksek Topuklar ekibi olarak gururla sunuyoruz!

B-fit projesini hayata geçirirken kadınların hayatındaki hangi eksikliği doldurmak istediniz?

Var olmak eksikliğini. Kadınların var olma eksikliğinden daha büyük bir eksiklik var mı?

Kadınların B-fit’e gelmelerinin benlik duygularını geliştirmeyi sağladıklarını düşünüyoruz. Gelen kadınlar ne kadar egzersiz yapıyor, ne kadar kendisiyle baş başa kalıyor?

30 dakika egzersiz yapıyor. Gelenlere “sen burada her halinde kabulümüzsün. Başımızın tacısın” diyoruz. Maksimum bu süre 45 dakikaya çıkıyor, daha fazla değil, çünkü o kadın yeniden eve girip çamaşır yıkamaya ya da yemek yapmaya devam ediyor. Bizim için bu adımı atıyor olması çok önemli. Web sitemizde üyelerin başarı hikayeleri var. Onlara mutlaka göz atmanızı isterim. Aynı zamanda sosyalleşmesini sağlıyoruz kadınların. Bir kadının günde 30-45 dakika kendine ayırması ve kendi ile yalnız kalması, benliğine dönmesi harika. Çünkü bunu yapan bir kadın artık başka bir kadın oluyor.

b-fit-205-kapak

Özellikle bugünün Türkiye’sinde kadınların nerede konumlandırıldığını düşünüyorsunuz?

Biraz ağır olacak ama gerçek bu; yerin dibinde olarak konumlandırıldığını düşünüyorum. Kadınların varlığını ölçtüğümüz kriterler aslında insanların varlığını ölçtüğü kriterler değil. Mesela, evlenmek Türkiye’de varlığımızın bir kriteri, doğru dürüst bir eş bulmuş mu? Düzgün yemek yapıyor mu? Kaç yaşına geldi evlenecek mi? Böyle kriterlerle tanımlandığımız bir ülkede yaşıyoruz. Hepimiz aynı gemideyiz. Eğer bir kadın evinde hizmetçilerle büyümemişse durum pek farklı değil. Ben ezilmedim diyen bir kadına benim inanmam mümkün değil. Bu ayrım iş konusunda bile var. Bir kadını işe alırken geçmişteki performansına, bir erkeği işe alırken de gelecekteki hedefine bakarlar.

Türkiye’de kadın girişimci olmanın zorlukları neler?

Kadın olmaktan daha fazla değil. Aynı şey. Kadın olmak zaten yeterli bir durum. Büyürken nasıl erkek kardeşimizin şeftalisini biz soyuyorduk, burada da iş hayatındaysan erkeklerin sekreterlik hizmetlerini yaparken buluyorsun kendini. İş kurarken, farklı mı? Değil. Hiç değil.

strong-women

Günümüzün kadınlarında kayda değer bir değişim görüyor musunuz?

Eğer doğruyu söylemek gerekirse ne yazık ki yok. Çünkü halen kadınların çözümlenmeyen birçok problemi var. Bunlar çözümlenmeden kadının yaşamında bir erkek kadar olanaklara ulaşmasının imkanı yok. Çocuğun bakımını alıp erkeğe verebilir misiniz? Bunu yapan erkeği parmakla gösterirsiniz. O kadar azdır. Çocuk kadının sorumluluğudur ama bir yandan da çalışır. Erkek ise bu sorumluluktan tamamen uzak bir şekilde sadece çalışır. Evin yürütülmesinden gene kadın sorumludur. Bunlar gerçeklerimiz. Bunlar olurken bizim bir yere gitmemizin imkanı yok. Kadınlara yönelik olan bu beklentiyi çok şizofrenik buluyorum. Kadınlar hem ilerleyecek hem de onlara hiçbir olanak sağlanmayacak? Böyle bir dünya yok. Bu bizlere dayatıldığı zaman stres halinde  kalıyoruz. Mesela evliyken benim canım çıkıyordu.

b-fit-205-4

Kadınlarla ilgili yeni projeleriniz var mı?

Var. Kadınlar için meslek okulları açmak niyetindeyim. Bununda  ilk denemesi Kames-der; orada Sığacık’ta köydeki kadınları çeşitli konularda yetiştiriyoruz.  Kendi ekmek paralarını kazanmalarını sağlıyoruz. Bunu büyütmek istiyorum.

Kendini geliştirmek isteyen kadınlar için ne diyebilirsiniz?

Kitap okumanın mutlaka bir faydası vardır diye düşünüyorum. Soru sormak bizim ailede olmazsa olmazdı. Mutlaka sorulara düzgün cevap bulunurdu. Eğer bilinmiyorsa, araştırılıp beraber öğrenilirdi. Bunun büyük faydasını gördüm. Bizim varlığımızı çok tanıyan bir ailem vardı. Bunun da çok önemli olduğunu düşünüyorum.  Diyelim ki ev aldık taşınacağız, annem bir de 3 çocuk otururduk. Mutlaka  nereye ne yapalım diye konuşurduk. Benim odam döşenecekse ben karar verirdim. Ailemde gördüğüm bir de şöyle bir şey var. Esas olan konuşmak değil dinlemekti. Biri bir şey söylediğinde hemen can kulağı ile dinlerdik. Bende çok dinlerim. Dinlerken anlamak için dinlerim. Sonrasında cevap vermek için değil. Bir insanı bir şey için eleştiriyorsam o ana ve o olaya ait bir şeydir. Kişiliği ile ilgili olan bir şey değildir. Ama bizim toplum onu kişiselleştiriyor. Reaksiyon veriyor ve böyle olduğunda da  üretkenlik düşüyor. Öte yandan psikoloji okumanın bana çok faydası oldu. Hem kendimi daha iyi değerlendirdim hem de karşı tarafı. Çünkü kimse “ben bireyim”in farkında değil. Bunun farkında olması gerekiyor. Psikoloji okumamın böyle güzel bir etkisi oldu.

Röportaj: Büşra Nazlan Üregül

Bedriye Hülya ile yaptığımız diğer röportajı okumak için buraya tıklayın!

harika