Aklımı, sağlığımı, irademi, kadınlık gururumu yer yarılmış da içine girmiş gibi kaybettiğim günler geride kaldığında sonbahar temizliği yapmanın zamanı geldiğini biliyordum.
Her defasında kanmak için sebep aradığım, bağımlılığın arkasına saklandığım, gülebilmek için neden olarak gördüğüm Cihan geride kaldığında arınmanın zamanı geldiğini biliyordum.
Geceleri oturup gündüzleri uyurken, hayattan kendimi soyutlaşmışken, arkadaşlarımı unutmuşken, kendime severek zarar verirken yaşadığım ya da yaşadığımı saydığım günler geride kaldığında buna son vermem gerektiğini biliyordum.
Beni, ben olmaktan uzaklaştıran zaaflarım, gereksiz inancım, saflık derecesinde olumlu düşüncelerim geride kaldığında yeniden başlamak için doğru zaman olduğunu biliyordum.
Ameliyat masasına yattığımda, yaralarım yakılırken ve etkisiz hale getirilirken üzüntü sebebimin de ortadan kalktığını biliyordum. Bu kez ama son kez defterin kapağını kapatıp, kilidini sıkıca kilitleyip anahtarını kör bir kuyuya atıp merdivensiz bırakmanın zor ama doğru olduğunu biliyordum.
Evet, içimde özlemek varken ama artık özlemek duygusu zül gelmeye başlamışken özleneni yok etmek, başkasına emanet etmem gerektiğini biliyordum. Beni mutlu etmeyen ya da etmek istemeyen birini kalbimde tuttuğumda kalbimin paslanmasına neden olduğunu biliyordum.
Kütüphanemin karşısına geçip gözlerim kapalı bir kitap seçtim. Sevdiğim çok sevdiğim vardı ellerimde: Murathan Mungan… Gözlerim kapalı rastgele bir sayfa açtım bir şiir vardı avucumun içinde… Hissettiklerimi ya da artık hissedemediklerimi Murathan Mungan çözüyordu…
Eylül bitiyor sevgilim
Uzun eylülü ömrümüzün
Bir kitap gibi bitiyor
Seni kanıyor sol elim
Seni şimdi başkalarının gözlerine emanet ediyorum
Feraye Demir – Yüksek Topuklar
ferayedemir@gmail.com
Tüm Yazılarımı Okumak için Tıklayın!