Olayların, onun üniversiteye gitmesiyle çok ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Ancak hem bana gelen mektuplardan, hem çevremde şahit olduğum durumlardan biliyorum ki, internette tanışıp, başka şehirlerde yaşayan kişilerin ilişkileri, çoğunlukla buna benzer şekilde son buluyor.

Senin yaşadığın olaylar da genelden çok farklı değil. Bu derece uzaklık, özellikle yeni bir ilişkide ciddiyeti ve varlığı tehlikeye sokuyor. Farklı şehirler, ortak özellikleri de eksiltiyor. Pek çok kişi senin gibi bu tarz ilişkilerin orta yerinde kendini tek başına buluyor.

Bir yandan şunu düşünmek lazım? Neden insan bu derece uzak birisiyle birlikte olmak ister? İhtiyacın olduğunda yanında olamayacak, sadece belirli dönemde görüşebildiğin bir sevgili aramak mantıklı mı? Ortada uzun zamana dayanan bir ilişki vardır ama çiftlerden biri başka bir şehre gitmek zorunda kalır, o zaman farklı olur. O ilişkinin devam etme ihtimali vardır. Ancak yeni bir aşk, içinde o heyecanı taşırken, insan uzakta olmasını ister mi? Neden başka bir şehirden birini seçersin? Şimdi internet yüzünden bu olaylar fazlalaşsa da, özünde eğer bir şeylerden kaçmak istiyorsan, kendini saklamak istiyorsan, seni tanımayan bilmeyen bir şehirde ve hemen gelinemeyecek bir uzaklıkta birini seçersin. Buna da ciddi bir ilişki gözüyle bakmazsın. Aklını, kalbini eğlendirdiğini, bir çeşit macera yaşadığını düşünürsün.

İşte bu yüzden Sevgili Kardeşim, yaşadığın olay son zamanlarda neredeyse her 10 kişiden birinin başına geliyor. Kız arkadaşının açısından bakmaya çalıştım. Bir ihtimal, o da sürekli yanında olacak birini istiyordur diye düşündüm. Yahut biraz çapkın bir hemcinsimize denk geldin, seninle de hoş vakit geçiriyordu.

Neden sana bunu yaptı ikinci defa diye sormuşsun ya, o sorunun cevabı şöyle: Neden ikinci defa müsaade ettin? İnsanlar bize bir şey yapmazlar. Biz onların yapmasına izin veririz. Seni asker ocağında terk etmiş bir kadını affediyorsan, her zaman gidebilirliliği olduğunu da bileceksin. Hep aynı şeyi söylüyorum. Aşk, insanın mantığını ortadan kaldırıyor. Oysa aklın ve kalbin birlikte yol alması gerekir ilişkilerde.

Sen hayatına insanların istediği gibi girip çıkmasına izin verirsen, her yaptıklarını affeder ve bir daha yapmayacaklarını sanırsan, bu tarz acılar çekmek için zemin hazırlamış olursun. Bilmem anlatabildim mi? Şimdi yapman gereken ise, silkelenip kendine gelmek ve kim için, ne için bu kadar üzüldüğünü bir daha düşünmektir. Dilerim bir an önce kendini toplar ve değmeyecek insanlar için hayatı kendine zehir etmezsin.

Sevgilerimle

Candan Ünal

Yüksek Topuklar Aşk & İlişkiler Editörü

candan.unal@yuksektopuklar.net

CANDAN SOHBETLERE YAZMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN

Merhaba Candan Hanım,

internetteki mantıklı yazılarınızı takip ediyorum. sizden başımdan geçen ve beni gerçekten deriden yaralayan bir olayı anlatmak ve ne yapmam konusunda yardım rica ediyorum.

4 senelik bir ilişki yaşadığım arkadaşımdı kendisi. o Çanakkale’de ben ise İstanbul’da. 2006 yılından beri ayda bir veya iki kere gidip kendisi ile hafta sonu 2 gün geçirip geri dönüyordum. zamanımızın çoğu ayrı ve telefonda geçiyordu. zaten kendisi ile internet ortamında tanışmıştım. 2009 Aralık ayına yani askere gittiğim zamana dek her ilişkide olduğu gibi bizimde sorunlarımız oluyordu. bazen kavga eder küserdik ama çok iyi biliyorum ki hep alttan alıp özür dileyen, daha fazla uzamasın diye kısa kesen ben olurdum. gün geldi askerliğim geldi. 2009 Aralık ayında İstanbul’dan Maraş’a askerlik için gittim. Arkadaşımdan uzaktım iyice uzaklaşacaktım ve otobüse bindim. Kendimi Maraş’ta buldum. Çok farklı ortam. Her şeyim alt üst olmuştu. 12 gün sonra yemin törenim olacaktı. Kendisine de bunu ilettim ve gelmesini istedim. Sağ olsun annem, babam ve kız arkadaşımda geldi. Hayatımın en mutlu günüydü. Onun bu hareketi beni dünyanın en mutlu insanı yaptı. Hatta diyebilirim ki annem ve babamın gelmesinden daha da mutlu oldum. iki gün beraberdik hafta sonu. Kısa zaman çabucak bitti ve gönderdim onları. Askerliğimi kısa dönem yaptım ve Maraş’ın bir köyüne gittim usta birliğime.

Mayısın 18 inde bitecekti askerliğim. Mayıs ayının başına kadar kız arkadaşımla her zamanki gibi çok iyiydi. Ortalama her gün beni arardı. Cep telefonu da kullandığım için mesajlaşırdık. Mayıs ayının başına geldiğimde daha da mutlu oldum çünkü terhisime 18 gün kalmıştı. Fakat o andan itibaren kız arkadaşımda bir tuhaflık fark ettim. Benimle ilgilenmez, bana mesaj yazmaz, telefonumu açmaz. Açınca da çok ilginç bahanelerle (uykum geldi yatıyorum, çok yorgunum, mesajlaşmak konuşmak beni sıkıyor) beni üzüyordu. Bunu ona 2-3 gün anlattım. Çok üzüldüğümü beni burada yalnız başıma nasıl ilgisiz bırakıyorsun gibilerinden. Fakat sanki sezmiştim başıma gelecekleri. 3.gün sonunda bana ayrılmak istediğini benden soğuduğunu söyledi ve dünyam yıkıldı. Bulunduğum ortamda zaten birçok insan psikolojik bunalım yaşıyordu. Kimsenin omzuna yaslanamaz kimseye derdimi anlatamazdım. Beni içten içe çökertti resmen bu duygu. Arkadaşım telefonunu kapattı ve bir daha açmadı. O andan itibaren bana dünya zehir oldu. 18 gün geçmek bilmedi. Her gün her dakika ağladım çünkü onu gerçekten çok seviyordum.
Gerçekten çok seviyordum ama şunu öğrendim ağlamakla ve üzülmekle ölünmüyor. 18 günümü bitirdim bu şekilde. Terhis oldum. Sağ olsun ailem her dakika beni aradı bu dönemimde, hep yanımdalardı. Onların hakkını ödeyemem.

Mayıs 19 da İstanbul’da evimdeydim. Şoku atlatamamıştım fakat soğur gibiydi sanki acılarım. Askerden önce çalıştığım işyerine gittim ve iş görüşmesi yaptım kendileri bana biraz kafa dinle haziran başında başlarsın dediler. Tamam dedim. Haziran başında başladım işe. Bu sıralar biraz daha iyiydim çünkü ilgilenecek bir şeylerim vardı. Fakat yinede birçok şey bana onu hatırlatıyor. Bazen ağlatıyordu. Bu dönemde de hayatıma birisi girer gibi oldu. Kendisiyle konuşup buluşuyorduk. Günlerden 07.06.2009 işyeri mail adresime bir mail düştü. ondandı !! . Çok özledim biraz sesini duymak istedim yazıyordu.

Şok oldum, elim ayağım birbirine dolaştı. O an beynim durdu ve tüm düşüncem kalbimde toplandı. Mantıklı değildim çünkü onu çok seviyordum. Bunu kabullenmesem de kalbim bana baskı yapıyor. Sen istemesen de ben istiyorum diyordu. Kalbime yenik düştüm. O an telefona sarıldım ve evini aradım. O çıktı. İlk sorum nedendi?? Fakat gelen bir cevap yoktu. Sadece boşluktaydım, cahillik ettim tarzında cevaplar. Kalbim yine her şeyi kabullenmem konusunda beynime baskı uyguluyor ve tabii ki galip geliyordu. Bende düşündüm ve madem seviyorum bazı şeyleri unutup onu sevmeye devam etmeliyim dedim kendi kendime. Kendisi eskisinden daha da üstüme düşüyordu. Bunun nedenini gerçekten hatasını anladı ve gerçeklerin farkına vardı” diye düşünüyordum. İlk zamanlar yine iyiydik, ufak tefek tartışmalarımız oldu. Ta ki ikinci darbeyi yiyene kadar! Yaklaşık 6 ay bu şekilde birlikte olduk. Yine bazen ben gidiyordum. Bazen de o geliyordu. ((bu arada askerliğimin başından sonuna kadar kendisi üniversite okuması nedeniyle Kütahya’daydı))

Aralık ayının 16’sıydı yine küçük bir tartışmamız oldu ve bana yine ayrılmak istediğini söyledi. O an bittim, halada bitiyorum. Yaklaşık 4 aya yakın bir süre olacak hala etkisindeyim. Bana bunu 2.kere nasıl yaptı? Ne uğruna yaptı? Çok merak ediyorum. Bu insan gerçekten normal bi insan mıydı?!! Üniversite insanı bu kadar değiştirir mi??

CANDAN SOHBETLERE YAZMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN