Ayrılığın zamandan başka ilacı olmadığını, bütün yazılarımda ve mektuplara verdiğim cevaplarda tekrarladım. Bu zamanın ne kadar olacağı ise, tamamen kişiye ve yaşadığı ilişkiye bağlı olarak değişiyor. Mutlaka geçecek ama sen de herkes gibi bu süreci yaşayacaksın. Benim mektubumda dikkatimi çeken daha farklı noktalar var. Bunlarla ilgili birkaç cümle yazmak istiyorum.

Bir yazar intihar etmek isteyen veya teşebbüs edenler için şöyle bir cümle kullanmıştır: “Sen ölemezsin çünkü zaten yaşamıyorsun!” Yaşama son vermek isteği, insanın hayatında bir kere aklından geçmiştir. Bunun trajik yanı kişinin kendinden vazgeçmesidir. Çoğunlukla da bu genç yaşlarda ortaya çıkar.

23 yaşının hayatın ortası gibi düşünüyor olabilirsin. Çok yaşayıp, çok gördüğüne de inanmış olabilirsin. Ancak bunun kararını yıllar sonra verebileceğinin, aslında ne kadar az şeyle karşılaştığının farkına varacağının garantisini sana veriyorum.

Bence gerçek aşk, içinde acısını yaşamaya da razı olduğunda kendini var eder. Beceri aşkın kendini sevmektir. İnsanlar gelir, gider; sevgililer, eşler, dostlar, hepimizin hayatından birileri gelip geçer. Dünya üzerinde kimsenin sonsuz yaşamı mümkün olmadığı gibi, birbirimizin hayatında da sonsuz değiliz. Herkesin başka bir yaşama girerek öğretecekleri vardır. Görevi bitince çekip gider. Hayat dediğin başka nedir? Vazgeçmek ve kaçmak üzerine kurarsan aklını, mutlaka bir gün bunu başarırsın. Ama ben senin mektubunda daha hırslı ve inatçı bir genç hanım gördüm. Yazdıklarının altını okumaya çalıştım. Bu mektup bile aslında sessiz bir yardım çığlığıdır. Sen kendine yardım etmeye yüreğin ve aklınla başlamazsan, bunu başarabilecek kimse olmayacaktır.

Benim fikrim, hayat bir yemeğe benzer ve aşk da yemeğin sosu gibidir ama yaşamın kendisi sos olamaz. Aşkın tadını çıkarmayı öğren. Gözyaşlarından kendine mücevher yapıp, kasanda saklamayı başarabildiğinde, derinliklerini görebildiğinde, şu koca evrende ne kadar çok şeyi kaçırmış olduğunu fark edeceksin. Nefes aldığın her an dünya dönmeye devam ediyor. Dışarıda kocaman, macera dolu ve içinde mucizeler saklı, sana kucak açmayı bekleyen bir yaşam var. Dilerim bunu fark edersin çünkü bunu fark etmeye başladığın zaman, evrenden gelecek olağanüstü hediyelere kendin bile şaşıracaksın. Kendinle tekrar tanışabilecek gücü bulman dileğiyle…

Candan Ünal
Yüksek Topuklar Aşk&İlişkiler Editörü
candan.unal@yuksektopuklar.net

Candan Sohbetlere Mektup Göndermek için Tıklayın

Not: Mektup aslında daha uzundu,ancak kısaltarak yayınlayabiliyorum!

ayrılık acısı için yazdıklarını okudum. keşke konu senin 1 sayfaya sıgdırdıgın kadar basit olsaydı.
23 yaşındayım.yaşımı söylememin nedeni şimdi  yazacaklarımı ergenlik yaşında olduumu sanıpta hafife almaman.
bu zamana kadar o kadar sıkıntı yaşadımki.lisede derslerim yüzünden  intihar etdim.1 hafta yogun bakımda yattım.biliomusun ölmeme 2 saat kalasıya yetiştirmişti babam beni  acile.
hastaneden çıktıktan sonra en zor dönem yani depresyon ve psikolojik tedavi sürecim başladı.intihar benim hayatımın bir dönüm noktasıydı.nasılki askerlik erkeklerin hayatını ikiye bölüyorsa intiharda benim hayatımı ikiye böldü.neyse psikolojik tedavi ve okulda rehberlik servisine taşınma  dönemi bitti.artık iyiydim.en azından normale dönmüştüm.yada ben öyle sanıyodum.şu an üniversite de bitti.artık ailesinin inşaat şirketinde çalışan, kendi ayakları üzerinde duran, aklı başında  bir genç kızdım. tabi bu arada kendimle ilgili degişiklikler de yaptım.mesela 30 kilo verdim.saçlarımı sarıya boyattım.gözlerim zaten yeşil.kısacası peşimden koşan erkeklerin haddi hesabı yok.ama hiçbiri benim umrumda degil.
ta ki bigün onunla tanışana kadar.yer insanın ayaklarının altından kayar mı? ben kaymaz sanıyordum.ama kayarmış.aşık olmak bir insanı ancak bu kadar degiştirebilirdi.ergenlikte takmadıgım o pembe gözlükleri 22 yaşında ve sadece aşık oldugumda taktım.hayat bu kadar güzelmiydi? insanlar gerçekten bu kadar iyimiydi? bir insan bir ömre degermiydi? acaba dünyada benden daha mutlu, daha şanslı biri daha varmıdır? gibi yüzlerce sorular dolaşıyordu zihnimde. geçmişte intihar etdigime ilk defa bu kadar pişmandım.iyiki ölmemişim iyiki onu tanımışım diyordum.gözlerimin içi gülüyordu.evlilik kelimesine dahi tahammülü olmayan ben o günlerde onunla birlikte saatlerce evlilik, çocuk yani kısaca gelecek hayali kuruyorduk.dügünümü yapacagımız yer, evimizin hangi semtte olacagı, kaç çocuk yapacagımız, dügünümüzde ilk dans şarkımız, gelin arabamız yani herşeyi planlamıştık.gün içinde hem saatlerce msjlaşıyor hemde birbirimize mektuplar yazıyorduk.
bir yıllık bir aşk biteli 8 ay oldu.bu arada her agladıgımda aradım mailler atdım.ancak   cvplar   hep olumsuz oldu.bu maili yazmaya başlamadan önce bile önce ona mail atmış onu çok özledigimi 20 senede geçse hep kalbimde onun olacagını yazmş sonunada iyi geceler demiştim.cvp sadece sanada iyi geceler.kısa ve öz.
peki ya şimdi?
ben eski ben degilim artık.gözlerim artık eskisi gibi gülmüyor.
o ne mi yapıyor? hayatında hala kimse yok.geceleri ben onun için agladıgım zamanlarda hissediyorum o da benim için üzülüyor.niye böyle bir şey yaptım bilmiyorum ama beni nişanlı sanıyor.pişman olsun istedim üzülsün istedim belki.ama kendisini hala çok sevdigimi biliyor.o söylemesede bende biliyorum onu beni hala çok sevdigini.ama artık geri dönüşü imkansız.
8 ayda zerre kadar eksilmeyen bir azap ne zaman o bahsettigin beyaz çizgiye gelir bilmiyorum.bigün geçecegini elbetteki biliyorum ama o gün gelene kadar ben ne durumda olurum işte o kısım belirsiz…

bu yazdıklarımla ne derece ilgilenirsin bilmem.açıkcası niye yazdıgımıda bilmiyorum.sanırım amacım sadece yazarak rahatlamaktı.iyide geldi aslında.yazmışken gönderiyim diyorum.iyi günler

Candan Sohbetlere Mektup Göndermek için Tıklayın