Dostların henüz seni dinlemekten bıkmadılar mı? Tüm şarkılar senin için yazılmış gibi hissediyor musun? Bu sorulara cevabın “evet” ise, DİKKAT! KIRMIZI ÇİZGİDESİN!
Ne demek bu kırmızı çizgi? Ayrılık acısının sadece kalbi değil, mantığı, aklı, ruhu ve çeneyi esir aldığı sürece kırmızı çizgi diyorum ben. Ama merak etme bir müddet sonra bunun rengi pembeye sonra uçuk pembeye, oradan da beyaza dönecek. Eminim şu anda “asla” diyorsun. Bir daha kimseyi sevemeyeceğini, başka bir adamla birlikte olacağını düşünemiyorsun. Haklısın, şu anda böyle hissetmen çok normal ama olacaksın. Bana kızsan da, itiraz etsen de olacaksın. Eğer bu yaşadığın ilk ayrılıksa bana inanman biraz zor elbette ama ilk değilse daha önceki ayrılıkları düşün, o zaman da böyle hissetmemiş miydin? Aşk iğne olmaya benzer. İğneyi yapanın elinin hafif olup olmaması gibi şiddeti değişse de, ilacın bir müddet yakması doğaldır. “Burnunun direği sızlamazı” deyiminin gerçek olduğunu öğrendiğin bu süreç, gelecekte yaşayacakların içinde en ağırı. Ayrılık da alışılabilir bir duygudur çünkü. Şairin dediği gibi, “ayrılık da sevdaya dahil”.
Şimdi ne yapacaksın? Öncelikle dostlarına gidip doyasıya ağla; arkasından küfür etmen gereken bir ayrılık yaşadıysan, onu et. Resimlere bak, şarkınızı dinle. Ancak sakın ama sakın kırmızı çizgide durduğun süre boyunca onu arama. Onunla konuşmaya ihtiyacın olduğunda kurban seçtiğin arkadaşını ara, yazmak istediğin bütün mesajları ona yolla. Öyle ya, dost dediğin böyle günlerde lazım. Hatta ona bir mektup yaz (mail değil). Sarhoş ol, taşısın arkadaşların. Saçma sapan filmler seyret. Ne delilik yapmak istiyorsan yap. Bunlar kırmızı çizginin avantajları. Bu krediyi kullan.
Peki çizginin pembeye dönme zamanın geldiğini nasıl anlayacaksın? Eğer arkadaşların eskisi gibi can kulağı ile dinlemiyorlarsa, resmi elin tutmaktan kırışmaya başladıysa,ayrıldığın andan sonra ki ilk telefon faturan eline geçtiyse ( biraz kabarık olması normaldir), artık pembe kısma geçmelisin. Bunun için öncelikle ona ait her şeyi bir kutuya koy. Resimler, ona yazdığın mektup, şiirler, ilk gittiğiniz sinemanın bileti gibi ilerde anlamsız ve komik gelecek ne varsa yeri sihirli kutudur. Kutuyu dolap veya kütüphane gibi bir eşyanın üstüne koy, gerekince uzanılabilecek mesafede olsun. Bu andan itibaren çok istesen bile onunla ilgili konuşmayı kes. Arkadaşlarınla kahve içmeye ya da yemeğe git. Ve onlara başka konular konuşmak istediğini söyle. Önceleri duyacaksın ama dinlemeyeceksin.
Aklından alt yazı gibi onun şimdi ne yaptığına dair düşünceler geçecek ama korkma, bu da pratik yaparak geçen bir durum. Aşk filmleri seyretmeyi bırak, macera ya da komediye terfi et. Hayatınla ilgili bu zamana kadar yapmayı isteyip de yapmadığın bir kararı gündeme koy. Yabancı dil öğrenmek, diyete girmek, sigarayı bırakmak vs… Arada aklına gelecek, içinde garip bir sızı duyacaksın, bu da normal. Hatta bu süreçte birileri onunla ilgili haberler getirecek. Çok merak ettiğini biliyorum fakat söyle anlatmasınlar. Sen pembe çizgide yürüyen bir kadınsın. Sanırım bu ara bir iki talibin de olacaktır. Aman önemli bir not, sakın şu anda birisine yakınlaşma, bu pişman olacağın bir hareket olacaktır. Çivi çiviyi sökmez. Söktüğü durumlar var ama bu acı çeken biri için geçerli değil. Çok daralmadığın sürece kutuyu açma. Arada bir ağlayabilirsin ama mümkünse yalnızken yap. Artık onunla ilgili beddua etme, küfür etme, kötü hiç düşünme. O biten bir hikayedir. Kafanı meşgul edecek şeyler düşün. Kitap oku en azından veya puzzle yap, bu sürecin en iyi tedavilerinden biri puzzle yapmaktır. Ancak acemiysen 1000 parçalık olanlarla başla ve renkleri çok birbirine yakın olan resimleri seçme. Onu bitirmek, adamı unutmaktan daha zor.
Zaman açık pembe zamanıdır. Artık aklına çok nadiren gelen eski sevgilinin kutusunu dolabın en görülmeyen tarafına kaldır. En azından üşenir de çıkarmazsın sık sık. Sosyal yaşama dönmenin vakti geldi. Hayat devam ediyor. Eminim bu ayrılıktan daha önemli sıkıntıların vardır. Telefon numarasını sil listenden. Ah, önemli bir konu daha lütfen bu süreçte seni ararsa cevaplama, kaç yüz kere ararsa arasın. Unutma sen bu ilişkiyi bitirdin ve evren sana başka maceralar hazırlıyor. Kadere şans tanı. Artık alışverişe gidebilir, yeni biriyle tanışabilirsin. Tanıştığın adamla ilk öpüşme ve sevişme için beyaz çizgiye geçmeyi bekle. Hala yanılma riskin var. Ne olursa olsun duygusal bir çöküş yaşadın. Onunla yemeğe git, tiyatroya git ama eve gitme. Beklemiyor mu? O zaman gönder gitsin. Gerçekten sana değer verecek ve kıymetini bilecek adam gelene kadar denemeye devam. Sadece sevişemediği için ertesi gün aramayan adamlar için üzülme çünkü sevişseydiniz de aramayacaktı, emin ol. Yani, sıradaki…..
Açık pembe çizgiyi de bitirdin. Tebrikler! Artık sen bir beyaz çizgi kadınısın. Yani kararlarını istekleriyle orantılı verebilen, dışarıda bir dünya olduğunu kabul etmiş, eski aşkları için hafif burulsa da içi, gözyaşı dökmeyen, idealleri, hedefleri olan bir beyaz çizgi kadınısın. Bunu nereden mi anlayacaksın? Emin ol anlayacaksın! Hala zorlanıyorsan, bana mail gönder. Bu yazıda bahsedilmemiş bir çok durum daha var. Bir beyaz çizgi kadını olmanın tadını çıkar. Bir bardak kahve eşliğinde yağmuru, güneşi, insanları seyretmek ve gülümsemek ancak bir beyaz çizgi kadınının yapacağı şeylerdir. Bu yaptıkların mucizelere davetiye çıkaracak. Gülümse ve sadece inan…..
Candan Ünal
Yüksek Topuklar Aşk Editörü
candan.unal@yuksektopuklar.net
beni anlattı aynen bende öyleyim
bi an kendimi bir psikolog odasinda tedavi oluyor zannettim