Ayrı kalmak ikimizi de üzüyorsa, ne kadar yaşayacağımızı bilmiyorsak neden bu ızdıraba katlanıyoruz ki? İlk giden ben olduğuma göre gel diyebilen de ben olmalıydım. Hem herkes demiyor muydu aşkta gurur olmaz diye? Büyük sözü dinleyeceğim tuttu, kaybettiğim her ne ise ölüsünü ya da dirisini bulmalıydım.


İşe gitmek üzere evden çıkmıştım, ayaklarım beni Cihan’ın ofisine doğru götürdü. Daha önce söylemiş miydim hatırlamıyorum, evim ve Cihan’ın ofisi arasında en fazla 1 kilometre vardır. Hemen aklınıza “bu kadar yakınken bu kadar uzak olabilmek” geldi mi? İşte, benim de aklımda olan bu uzaklığı yakınlığa çevirebilmek, ilişkimizi tamir edebilmek için hızla yürüdüm. Binanın kapısından girerken Cihan’ın odasında olduğuna adım gibi emindim. Asistanı beni görünce kontrol edemediği bir şaşkınlık ifadesi yerleşti yüzüne, “arayıp geldiğinizi haber vereyim” dedi. Sinir oldum! Gönderdiği mesaja bakar mısınız? “Cihan’la ayrıldığınızı tahmin ettim, zaten ne zamandır buraya uğramıyorsun, kesin habersiz gelmişsindir. Cihan senin gelmeni istemiyordur, daha fazla bekleme git buradan!” der gibi… Kadınsal üstünlük sağlama isteğimle “haber vermenize gerek yok, Cihan Bey beni bekliyor” dedim. Güçlü adımlarla Cihan’ın odasına yürüdüm. Kapının kolunu tutarken, asistanına dönüp ters ters baktım.


İçeri girdiğimde Cihan masasında oturmuş, bilgisayar ekranına bakıyordu. Parfüm kullanımını abartmış olmalıyım ki yüzünü bana çevirmeden “Feraye!” dedi. “Ben geldim” dedim. “Neden?” diye sordu. “Sensiz nefes alamıyorum, mutlu olamıyorum. Af diliyorum, seni geri istiyorum. Evimin tadı yok, benim de yok. Özür dilerim.” dedim. Bir süre konuşmadı. Dikkatle izledim. Ayağa kalktı. Yanıma geldi. Tam karşımda durdu. Ellerimi tuttu. Gözlerimin içine baktı. “Sen, beni değil gözlerinin içine ışıltıyla bakan Cihan’ı istiyorsun. O’nu sen yok ettin. Ben bir kere tattım zehrinden, bir daha ölmek istemiyorum. Aramızda yaşananları hoş bir hatıra olarak kabul edip hayatlarımıza ayrı yollarda devam etmeliyiz. Biliyorum ki her anlamda sana uygun birini bulabilirsin. Benim tanıdığım Feraye, bu konuşmalar üzerine beni aramaz ve bir daha karşıma çıkmaz” dedi. “Haklısın” dedim. “Bu konuda haklı olmak istemezdim” dedi. “Ben gideyim” dedim. “Senin için en kolayı bu değil mi?” dedi. Cevap vermedim.


Odasından çıktım, hayatından çıktım… Şimdi adına gurur dediğim şeyi ayaklarımın altına alıp üstüne bastım. Aferin bana değil mi? Ne bekliyordum ki? “Yokluğuna ben de dayanamadım, günlerdir seni bekledim” demesini mi? Bunlar sadece filmlerde olur, mutlu sonlar gibi…


Feraye Demir – Yüksek Topuklar
ferayedemir@gmail.com

Tüm Yazılarımı Okumak için Tıklayın!