Beklemişim, gelmiş, istemişim, gitmiş, sevmişim, sevmiş… Bazen karamsar olmuşum bazen hayatı derin derin solumuşum… Türlü duyguların içinde en yoğun görünen ise yorgunluk olmuş… Acaba gelecek mi, acaba saracak mı, acaba sevecek mi? Soru işaretleri, beklentiler, kırılan hayaller, parçalanan umutlar… Çok yorulmuşum… Defalarca Cihan’dan vazgeçtiğimi söyleyip, defalarca O’ndan bir işaret geldiğinde güneşi gören buz gibi erimişim… Bilirsiniz kar yağdıktan sonra güneş çıktığında kar erimeye başlar, yollardaki toz suyla birleşir ve çamur oluşur… Karın bembeyaz güzelliğinden geriye sadece adım atmaya çekindiğimiz kirli yollar kalır – ya üstüme sıçrarsa? – Çok yorulmuşum…
Olmuyor işte olmuyor. Eskiden yenisi olmuyor, eskisi gibi de olmuyor… Temizlenmek, arınmak istiyorum bu ilişkiden… Cihan’ın hiç olmadığını bilmek, her şeyi unutmak istiyorum. Bunca zaman boşuna debelenmişim, boşuna ömrümü geçirmişim… Bir arkadaşımın sözü geliyor aklıma; bir adamı ilk gördüğünde “acaba böyle midir?” diye geçiriyorsan içinden ve sen o sese kulak vermiyorsan; emin ol ki tam da içinin söylediği gibidir… Neden inatlaştım ki Cihan’la yeniden birlikte olabilmek için? Olmuyordu işte olmuyordu…
Defalarca denedik, olmuyor…
Yepyeni bir Feraye istiyorum artık, tertemiz bir sayfa… Yeniden âşık olmayı, yeni birine âşık olmayı istiyorum… Olabilir mi?
Ömer Faruk Sorak’ın filmi Aşk Tesadüfleri Sever’in vizyona gireceğini duyduğumda aklıma ilk olarak Bülent Ortaçgil’in “Bir Eylül Akşamında” şarkısı gelmişti… Filmi izledim… En güzel sahnelerinden birinde o şarkı vardı… Kendimi hatırladım. Ağustos ayında yani yaklaşık 7 ay önce dua eder gibi “olamaz mı? Olabilir!” başlığında yazdıklarımı düşündüm…
Eğer, aşk tesadüfleri seviyorsa; hayalini kurduğum aşkın bana geleceğine inanmak istiyorum. Olamaz mı? Olabilir!
Kendimden alıntılıyorum;
Geceler boyunca konuşmuş olabiliriz, ellerimiz dokunamazken kelimelerimiz dokunmuş olabilir, sesini ilk duyuşumda içim titremiş olabilir, uyumadan önce seni hayal etmiş olabilirim, kırmızı ya da beyaz olabilir, sabahları senin varlığına uyanmış olabilirim, seni dilediğimde senden işaret gelmiş olabilir, şarkılar dinlemiş olabiliriz, kalbimiz heyecanla çarpmış olabilir, bilinçsizce kırmış olabiliriz, farkına vararak mutluluğa kanmış olabiliriz, rüyalarımda seni görmüş olabilirim, geçmişe bakıp anlamaya çalışmış olabilirim, seni yazmış olabilirim, vazgeçmiş olabilirim, göze alamamış olabilirim, unuttun derken aniden karşına çıkmış olabilirim, alınganlığım üzerimde olabilir, nazlanıyor olabiliriz, bekliyor olabiliriz, korkuyor olabiliriz, beklediğimiz gibi olmayabilir diye korkuyor olabiliriz…
Sarılıp uyumamış olabilirim, teninin tadını bilmiyor olabilirim, kokunu duymamış olabilirim, gözlerindeki gülüşünü görmemiş olabilirim, dudaklarına dokunmamış olabilirim, yanındayken adını söylememiş olabilirim.
Kokumu bilmiyor olabilirsin, çirkinliğimi görmemiş olabilirsin, güzelliğimi fark etmemiş olabilirsin, enerjimi hissetmemiş olabilirsin, hayallerimi bilmiyor olabilirsin.
Yemek yememiş olabiliriz, aynı denize bakmamış olabiliriz, bir kadeh rakı içmemiş olabiliriz, sevişmemiş olabiliriz, birlikte uyanmamış olabiliriz, saçlarımızın kokusunu bilmiyor olabiliriz, dilimizin keskinliğini bilmiyor olabiliriz, kalbimizi paramparça edeceğimizi bilmiyor olabiliriz.
Olamaz mı olabilir!
Ben, yaşadıklarımızı ya da yaşayacaklarımızı özlemiyorum. Ben, sadece seni sadece özlüyorum.
Feraye Demir – Yüksek Topuklar
ferayedemir@gmail.com
Tüm Yazılarımı Okumak için Tıklayın!