Sizin ilişkiniz de tam bu noktaya denk geliyor. Ayrıca bu yaşlar için 3 yıl uzun bir zaman sayılır ve mutlaka alışkanlıklar önem kazanmıştır.

Burada unutmaman gereken nokta şudur; değişim. İkinizde artık tanıştığınız ve aşık olduğunuz gündeki kişiler değilsiniz. Hayata, ilişkiye, aşka, dostluğa bakışınız değişti. Bu da çok normal bir süreç. Artık birbirinizi farklı gözlerle izliyor, değişik isteklere sahip oluyorsunuz. Değişim durmaz ama bu yaşlar, fikirlerin ve taleplerin en kısa ve hızlı değiştiği dönemlerdir. Bu yüzden ilişkiyi oturup bir daha gözden geçirmelisin.

Yaşadığın her olay, erkek arkadaşınla paylaştığın her şey, senin seçimindir. Yaşadıklarımızı başkalarını bahane ederek farklılaştıramayız. Kendi bedenini sevdiğin insanla paylaşmak ve onun bedenini de kendin için kullanmak son derece doğal ve aşkın tek beden olunan en tanrısal törenidir. Bundan dolayı kendini suçlu hissetmen gerekmez. Ama bu bana ters diye ısrar edersen, o zaman da suçu erkek arkadaşına atamazsın. Sadece bu sebepten dolayı mutsuz bir ilişkiyi de devam ettirmek bana saçma gelir.

Bence otur ve erkek arkadaşınla konuş. Bu ilişki yara almış bir gemi gibi duruyor. Devam ettiğiniz ve yamalamadığınız sürece, su almaya devam edecek ve sonunda batacak. Eğer sevgilin gerçekten bu ilişkide olmaktan mutluysa ve ümidi varsa, çabalayacaktır. Bir ilişki terapistine giderek yardım alabilirsiniz.

Benim aklımı kurcalayan şu, senin bu ilişkide çok mutlu olduğunu hissetmedim yazdıklarından. Hep söylediğim gibi, bir aşk insana mutluluk ve keyif vermelidir. Eğer eziyete ve sıkıntıya dönüşmüşse, neden devam ettirilir ki? Sen son defa elinden geleni yap, sonra neden bir daha denemedim demezsin. Karşıdan gelecek tepkiye göre bu ilişki ile yola devam edip etmeyeceğine karar verirsin.

Kendin için en doğru kararı vereceğini umuyorum. Sevgilerimle….

Candan Ünal

Yüksek Topuklar Aşk ve İlişkiler Editörü

Candan.unal@yuksektopuklar.net

Candan Sohbetlere Yazmak isterseniz Buraya Tıklayın

 

Merhaba,
öncelikle bir siteye ilişkimle ilgili ilk defa yazı gönderiyor olduğuma inanamıyorum. ama başa gelince her şey yapılıyormuş.
benim 3 yıllık bir ilişkim var. üniversitede okuyorum. ve sevgilimle aynı sınıftayız. birbirimizi çok severek başladık bu ilişkiye. her şey güzel gidiyordu. sonra bir gün “biz hiç tartışmıyoruz” diye bir tespitte bulunduk ve o günden sonra tartışma dönemimiz başlamış oldu. (söylemez olsaydım) bu olay 1. yıl tamamlanmadan olmaya başladı. daha sonra araya yaz tatili girdi. benim ona attığım bir mesaj yüzünden ayrılmak istediğini söyledi. mesajda akrabalarımın beni başka bir erkekle tanıştırmak istedikleri yazıyordu. ben dürüst olmak adına yazmıştım. sonuçta haberin olsun, ben tabii ki kimseyle tanışacak değilim demiştim. gereğinden fazla dürüstüm ve söylenmemesi gereken şeyleri de her zaman anlatırım. sonra ben ayrılmak istemediğimi söyledim. neyse biz barıştık fakat daha sonra yine her şey iyi gidiyordu, yalnız tartışmalar hiç eksik olmuyordu. ona göre bütün tartışmaları başlatan bendim, o alttan alıyordu. bir ara yazmaya başladı takip edebilmek için. sonra bu süreçte ufak ufak olaylardan dolayı çok kez (belki 7-8 kez) ayrılmak istedi. her seferinde ben istemedim. ama zorlamadan, sadece istemediğimi belirttim. o da beni seviyordu ki her seferinde devam ettik. fakat bu ayrılma noktalarından her dönüşte ben tavizler vermeye başladım. bana kurallar koydu, o akrabalarla görüşmeyeceksin vs tarzında. git gide eşitlik bozuldu yani. ben hem onu sevdiğim ve kaybetmek istemediğim için, hem de kendimi suçladığım için kabul ettim. onun istemediği bir işe girdim bu arada.

benim ailem üniversiteyi okuduğum şehirde, onunki farklı bir ilde. ilişkimizin en başından beri tatillerde beni az arıyordu, ben bu sıkıntımı belirttikçe aramalar daha da azaldı. bu arada ben 3 ay boyunca evde hiç arkadaşsız olmaktan delirecek gibiydim. ve o hiç aramadığı yazlardan birinde, internetten hiç tanımadığım birisiyle mailleşmeye başladım. ama maillerin içeriği tamamen felsefi konulardı. bulunduğum şehir, kısaca kendimle ilgili hiçbir bilgi olmadığı gibi, onunkileri de bilmiyordum baştan böyle anlaştık, sadece felsefe tartışıyorduk. amacım sıkıntılarımdan biraz olsun kurtulmaktı. sonra ilk mailden sonra yazmaya devam etmemeye karar verdim. yazılanlar uzundu okumadım bile. bu mail adresimde böyle kaldı.

biz sevgilimle birbirimizin şifrelerini biliriz. o da 1 yıl kadar sonra öyle bir bakayım demiş ve bu mailleri okumuş. sonrası malum, onu aldattığımı düşündü ve tüm güveni kayboldu. ayrıldık, fakat 1 saat içinde (o evindeydi) mesajlarla yeniden barıştık ikimiz de ağladık. açıklamalarım onu daha da sinirlendirdi. bu olay kapandı gibi gözüktü ama hiçbir zaman etkisi geçmedi. biz ilişkimize devam ettik. tartışmalar yine oldu. bir seferinde bu olayı hatırlattı bana, ben de “istemiyorsan ayrılabiliriz” dedim. o önce hayır dedi. sonra tamam dedi. bu sefer ben çok üzüldüm ve uzun süre onun yanından gitmedim, resmen yalvardım o zaman çok kararlı gözüküyordu. ama ısrarlarıma dayanamadı ve devam ettik.

sonra ben bir günlük tuttum. hiç tartışmamak için. her gün içimdekileri o günlüğe yazdım. 6 ay kadar bir süre hiç tartışmadık. o çok mutluydu. bana nasıl böyle değiştin vs diyordu. ama ben gittikçe içime ata ata mahvolmuştum. ona kırılıyordum. eskiden tartışıp bundan kurtuluyordum ama konuşamayınca içimde kalması beni ezdi, hayattan bezmiş, üzgün, arabesk bir insana dönüştüm.
araya yaz girdi. yazın bir kez görüştük. o zaman da tartıştık, sonra telefonda birkaç kez tartıştık. okul açıldığında, yani bu yılın başında ilk bir hafta iyiydi. ama onda bir tuhaflık seziyordum. sonra bir gün benimle mutlu olmadığını, benimle yaşadığı ilişkide tam bir hayal kırıklığına uğradığını, beni artık çok çok fazla da sevmediğini, hatta tüm ilişki boyunca doğru dürüst mutlu olmadığını söyledi. ben ayrılığa kendimi hazırladım ama ondan duymak istedim. o da, “3 yıldır yaşadığımız şeyleri, fotoğrafları anıları silip atmak çok zor, şu anda ikimiz de ayrılığa hazırız. istediğim bu olsaydı bundan iyi zaman olamazdı.düzelmesini istiyorum ama umudum da yok” dedi. ben de 1 ay ayrı kalmayı deneyelim dedim. sonra yine ben istemedim bunu ve, biz hala beraberiz.

3 yıllık bir ilişki ancak böyle özetleniyor. şimdi sorunuma gelirsek, birincisi biz onunla yaşayabileceğimiz her şeyi yaşadık ne demek istediğimi anlarsınız, bunu yaşadıktan sonra ayrılık konusu 1 kez gündeme geldi. o da o mailleri bulduğu zaman. ben bu konularda çok rahat birisi değilim, bu yüzden ondan ayrılmayı düşünemiyorum.

ikincisi ilişkimizin en başında o benimle evlenmek istediğini söyledi ve hep bana sordu okul bitince evlenir miyiz diye. ben o zaman ona hep bilmiyorum, o zaman gelince düşünürüz diyordum. bu da hep sorun oldu.

yani özetle ona göre ben onu çok kırdım, sevgisini söndürdüm, onunla oyun oynadım.

ama bana göre de, benim tek hatam derdimi anlatamamaktı bu yüzden tartışıyordum. ama bunun tek sorumlusu ben değilim ve o da anlamıyordu demek ki. ayrıca ben de ona çok ama çok kırgınım, beni tüm kanıtlara rağmen ondan önce başkasıyla olmakla suçlamaya kadar olayı götürdü. özellikle bu konuda ona çok kırgınım, benimle olmaktan haz almadığını, daha buraya yazamayacağım bir sürü şeyi söylemekten çekinmedi. önceden beni kıramazdı, hiç kıyamazdı. artık ağzına geleni söylüyor neredeyse tabi hakaret anlamında demiyorum.

şu anda yine uzakta evinde, çok çok az arıyor. ve şu anda ilişkimizde öyle bir hava var ki, sanki o beni istemiyor ama bana mecbur, benim hatrıma bu ilişkiyi bana lütfediyor. ben olmuyor ayrılalım desem o dakikada ayrılır, arkasına bile bakmaz.
görünene göre bizim sorunumuz iletişimsizlik. bunu da onunla konuştum, aramızda ne sorun varsa birbirimize kırmadan anlatalım güzel güzel dedim. kurallar koyduk. fakat hiç uygulamadık. çünkü ikimiz de korkuyoruz konuşmaya. içimizde tutuyoruz bir şeye kızınca. ama her zaman tutamıyoruz ve olur olmadık yerlerde olur olmadık olaylara ters tepki veriyoruz.
özellikle beni azarlamasına sinir oluyorum, beni sevmediğini hissediyorum.
sizce bizim sorunumuz ne, onun bana güvenmesi artık mümkün değil mi, benim yaptıklarım çok mu affedilmez veya sadece ben mi suçluyum? onun artık beni sevmediğini düşünüyorum hatta kendi ağzıyla söyledi, her şeyi mecburiyetten yapıyor gibi görünüyor bir de her konuda ama her konuda beni suçluyor. ders çalışamasa, başına kötü bir şey gelse ben suçluyum. ben de çok kırılıyorum, kendimi değersiz hissediyorum. benim ailem burada olduğu için rahat dolaşamıyoruz dışarıda, bu da ilk yıllarda sorun değildi ama şimdi sorun olmaya başladı.

açıkçası bazen kendimi kullanılmış gibi de hissediyorum. sanki beni ihtiyaçları için kullandı, sonra da sevgisi azalmaya başladı. ayrılırsak onu affedemem, çünkü o istedi.
sizce bizde umut var mı?

biz okul bittikten sonra evlenmeye karar vermiştik ve çocuklarımızın isimlerine kadar belirlemiştik. (bu konuda da çok anlaşmazlık çıktı) ben onun tüm ailesiyle tanıştım. ailemden gizli nerelere gittim bir bilseniz. onunla bu kadar çok şey yaşamışken, en önemlisi hayatımda ilk kez birini sevmişken (o benim ilk sevgilim değil ama ilk kez ona aşık oldum) ondan vazgeçmek istemiyorum. bana şöyle geliyor, bir inci tanesi var o kadar parlak ki, ama sımsıkı bir midyenin içinde ve üzerinde bir ton kum, pislik var. ama o orada tüm ışıltısıyla parlıyor, onun orada olduğunu biliyorum. hissediyorum. o kadar kiri temizleyemeyip o çok değerli ve parlak inciyle birlikte toptan hepsini çöpe mi atsam, yoksa onları temizleyip parlak inciyi sevgilime göstermenin bir yolu var mı?
o vazgeçmiş durumda ve, tek taraflı çabayla da olmuyor. bana yardım edin, fikrinize çok ama çok ihtiyacım var. ve de bilginize.
ayrıca hiçbir şey olmasa bile, burada bunları yazmak, tüm ilişkimi özetlemek bile bana iyi geldi. sırf bunun için size teşekkür ederim.

Candan Sohbetlere Yazmak isterseniz Buraya Tıklayın