Küçük yerleri en çok kış aylarında severim, kimsesiz ve sessiz. Gerçekten ait olanların yaşadığı huzur zamanlarında daha keyifli oluyorlar. Ayvalık özellikle Cunda huzur doluydu. Oraları anlatma işini Sevgili gezi editörümüz Şule’ye bırakıyorum, ben size cebimde getirdiğim gönül ve ruh hikayelerini anlatayım.

Çekimlerden kalan zamanda, denizi seyrederek, kitap okuyarak vakit geçirdim. Huzur buldum ve dinlendim diyebilirim. Yolculuk yapmayı sevmediğim için giderken ve dönerken yaşadığım eziyeti saymazsak, enerji depolamış ve bahara hazır şekilde geldiğimi söyleyebilirim.

Bahar geldi ya, benim de kanım kaynıyor az biraz. Üstüme hoş bir çapkınlık giyinmişim, ancak etraf o kadar sessiz ki, hevesim kursağımda giyindiklerimi de soyundum. İnsanın bu kadar boş vakti, serde de oyunculuk olunca, bol gözlem ve inceleme yapıyor tabii. Biraz seyrettim oraları, buranın kalabalık ve hızlı yaşanan aşklarına karşılık; nasıl sade ve nostaljik sevgiler yaşandığına üzülerek şahit oldum.

Gördüğüm çiftler üzerine hikayeler uydurdum. Bazen kendimi kahraman yaptım, bazen film gibi izlemekle yetindim. Biraz hayal kurdum, biraz gerçekle karıştırdım, elimde hiç anısı olmayan aşklarla döndüm yani!

Güneşin kaybolduğu bir akşam saatinde, 10 yıllık hatıraları rakıya mezeye yapalım diye, masaya oturduk sevgili Ümit Yesin’le. Aynı sahneyi 3 yıl kadar paylaştığım ve bana hayatta da, tiyatroda da hocalık yapmış olan Ümit Ağabey ile geçmişe uzanan keyifli bir sohbet yaptık. Sonra duayenlerden Işıl Yücesoy ve Ayşe Tunaboylu masamıza şeref verdi. Ümit Ağabey zaten ağa; Işıl ablanın lakabı hanım ağa, eh beni bilirsiniz ezelden biraz efeyimdir. Baktım masada çok ağa oldu, ben hanımlığı alıp oturdum. Bu kadar ustanın yanında zaten konuşulmaz, bize öyle terbiye verdiler hocalarım Müjdat Gezen ve Yaman Tüzcet.

Onlar anlattıkça fark ettim ki, hiçbir devirde modasını kaybetmemiş, hep gündemde, hep gözde olan tek şey var, aşk! Yıllar içinde değişim gösterse de, tavrını ve kimliğini çeşitlendirse de aşk bir numara. Zaten dünya iki şeyin etrafında dönmüyor mu? Para ve aşk! Geçmiş aşkları, ilişkileri dinledim biraz. Şahsen yaşamış, olaylara tanık olmuşların ağzından Zeki Müren’i, Bedia Muhavvit’i, Haldun Taner’i, Muhsin Ertuğrul’u ve daha nicelerini. Onların aşklarını, dostluklarını, özlemlerini tebessümle dinledim. Bu arada kararım kesindir, ben de aşk mıknatısı var. Nereye gitsem, konu bir şekilde aşka bağlanıyor. Şikayet etmiyorum elbette, sadece işim değil ki aşk benim, yaşama bakışım, kimliğim! Sadece tespit ettiğimi paylaşmak istedim.

Sonuç olarak size çılgın bir aşk hikayesi ile dönmedim. Ama beynimde onlarca anısız aşk getirdim. Değerli insanların gizli,sessiz ve yürekten yaşanmış hikayelerini. İsimleri ile belirterek yazmak hatırlarına saygısızlık olacaktır ama belki bir gün, bir yazının içinde örnek teşkil etsin diye, mahremiyetlerini koruyarak anlatırım.

Ben bahara hazırım. Aşkı da, sevgiyi de taşıyacak kadar enerji depoladım. Oğlum Milat ve dostlarla biraz zaman geçireyim. Annemle iki sohbet edeyim. Ben yokken buralarda neler olmuş öğreneyim. Sonra tüm hızıyla devam ederiz aşka ve yazmaya. Nasılsa geldim!

Candan Ünal

Yüksek Topuklar Aşk ve İlişkiler Editörü
Candan.unal@yuksektopuklar.net

*Tüm hakları Yüksek Topuklar.net’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.