Vücudumuzda güzelleştirmek istediğiniz bölgeler için kimi zaman estetiğe başvurmak isteriz. Estetik ameliyatlar sayesinde hem bedenen hem de ruhsal yönden kendimizi daha iyi hissederiz, özgüvenimiz artar. Peki, estetik ameliyatlar riskli mi? Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zekeriya Kul, ‘Yüksek Topuklar’ okuyucularına estetik ameliyatların tehlikeleri hakkında faydalı bilgiler sunuyor.

Estetik Cerrahi, bilimin, sanatın ve matematiğin iç içe olduğu bir bilim dalıdır. Biz plastik cerrahi uzmanları ise gerçekleştirdiğimiz estetik ameliyatlar sayesinde insanların hem bedenen hem de ruhsal yönden güzelleşmelerini sağlarız. Elbette elimizde var olan bir sihirli değnek ile her estetik problemi her zaman arzu edilen şekilde ortadan kaldıramıyoruz. Ancak doğru hasta seçimi (yapılacak estetik cerrahi uygulamadan fayda görebilecek özelliklere sahip hastalar), doğru cerrahi teknik ve komplikasyonsuz bir iyileşme süreci ile insanların mutluluğu yakalaması çok da zor değil. Doğru hasta seçimi ayrı bir yazı konusu olduğundan bugün burada daha çok doğru cerrahi tekniğini belirleyen faktörlerden bahsetmek istiyorum.

Sadece estetik cerrahi değil diğer tüm cerrahi branşlar için de doğru cerrahi teknikten kastettiğimiz şey; bir cerrahi uygulamanın daha önce çok kez uygulanmış, sonuçları görülmüş, avantaj ve dezavantajları bir arada değerlendirilmiş ve birçok cerrah tarafından da kabul görmüş olmasıdır. Bu yüzden o bölgeye ait anatomik yapıların çok iyi bilinmesi gerekir. Bunun aksi durumlarda, cerrah, dokulara zarar verme endişesinden dolayı ameliyatı tam ve etkin bir biçimde gerçekleştiremez. Bu yüzden biz cerrahlar ameliyatlarla ilgili eğitimlerimizi önce kadavralar üzerinde gerçekleştirir ardından canlı cerrahilere geçeriz.

Estetik ameliyatlar sırasında anatomik bilginin detaylı bir biçimde gerekliliği en çok yüz gençleştirme ameliyatlarında karşımıza çıkıyor. Çünkü yüz anatomisi vücudumuzun en kompleks anatomisine sahip bölgesidir. Yüzün yaralanması durumunda telafisi mümkün olmayan yüz sinirimiz dokuların içerisinde yer alır. Sarkmış olan dokuların tabanda yapıştıkları bölgeden serbestleştirilip yeni yerlerine taşınmaları sırasında bu sinirin mutlaka korunması gerekir. Bu da bu bölgeye ait detaylı bir anatomik bilgiye sahip olmayı gerektirir. Bu yüzden geçmişte kullanılmış ve hala bir çok hekim tarafından derin dokulara ulaşmadan gerçekleştirilen yüzeysel yöntemler (iple askılamalar da buna dahil) etkili ve kalıcı bir sonuç elde edilmesini engelliyor. Genellikle de hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor. Elbette cerrahi işlemler yeri ve zamanı geldiğinde uygulanmalı ama gerçek ve kalıcı sonuçlar elde etmek istiyorsak tam anlamıyla dokularda değişiklik imkanı sunan yöntemler kullanılmalıdır. Bu yüzden her cerrah aynı zamanda bir anatomist gibi dokulara makro ve mikro düzeyde hakim olmalı ki böylece gerçekleştirdiği ameliyat hem güvenli hem de etkili olabilsin.