Bir erkeğin baskısını taşımaya, ona muhtaç olmaya dayanamazlar. Aslında hepsinin içinde, kurtarılmayı bekleyen bir genç kız yaşar ancak bunu kendilerine bile itiraf etmekte zorlanırlar. Ben de o kadınlardan biriyim.
Özgür ve başarılı kadın imajımızı korumak için, bazen kadın yanımızdan ödün veririz. Yaşamın ağır sorumlulukları altında ezilip gitmemek, biraz da bu duruşa bağlıdır. Erkekleşiriz! Dik durmak, her olayın altından tek başına kalkabilmek, acil durumlarda soğukkanlı olmayı başarmak ve bütün kararları yalnız almak gibi sorumluluklarımız var.
Aslına bakarsanız, hepimizin içinde pek çok kadın yaşıyor. Dışarıya gösterdiğimiz yüzümüz olan kadın, gerçekten güvendiğimiz ve sevildiğimiz bir adamın yanında ortaya çıkan kadın, iş yerindeki sert ve otoriter kadın, ailemizle birlikteyken ortaya çıkan kadın, bu kadınların hepsi içimizde var. Fakat hayatın getirdikleri yüzünden bazen birkaçını geri plana itmek zorunda kalıyoruz.
Bence bilinçaltında kandırılmak korkusu yatıyor. Hele bir de, aşkın bıraktığı yaralar arasında ihanet varsa, bu korku daha da perçinleniyor. Birisinin bizi aptal yerine koymasındansa, yalnızlığı tercih ediyoruz.
Bu noktaya da boşuna gelinmiyor aslında. Bu tarz kadınların hayat hikayelerine şöyle bir göz atsanız, hepsinde büyük ve ağır darbeler fark edersiniz. Kabuk bağlamış yaraların, gece yarılarında kan sızdırdığı kalpler, kendinden bile kaçmayı becerir. Bu kadınları ağlarken zor görürüsünüz. Gözyaşlarını saklamayı, gururla eş tutan kadınlar; öyle bir gün gelir ki, ağlamayı da unuturlar.
Bir kadın, aslında çok kadındır. Dışarıya hangi maskeyle çıkmış olursa olsun, içinde hem küçük bir kız çocuğu, hem seksi ve vamp bir kadın uyuyordur. Baktığınız kadında ne görebildiğiniz, sizin yeteneğinizdir. Bir kadını anlamak, sahip olmak ve onu yaşayabilmek için, öncelikle duvarın arkasına bakmayı öğrenmiş olmanız gerekir.
Bizler, yani ağlamayı unutmuş kadınlar; içimizde büyük sevdalar biriktiririz. İsteriz ki, bir prens gelsin, üstümüze yığılmış tozu toprağı silkeleyip, ışıldayan kalbimizi ortaya çıkarsın. O zaman herkesten fazla ve büyük severiz. İşte o zaman aşk nasıl yaşanır, nasıl sevilir, kadın olmak nasıl olur gösteririz ama ne o prens gelir, ne de biz gelenin prens olduğunu anlayacak kadar güven duyup, el uzatabiliriz…
Candan Ünal
Yüksek Topuklar Aşk & İlişkiler Editörü
candan.unal@yuksektopuklar.net
Twitter: @candanunal
Facebook: www.facebook.com/candanunalaskveiliskiler
*Tüm hakları Yüksek Topuklar.net’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
bu kadar güzel özetlemek zorunda mısınız? 🙂
sonra mı dediniz? perdesi aralıklı bir pencereden sızan güneş ışıklarının sizi dışarıya bakmayı zorlamasıyla ,güneşin ısıttığı gülücüklere imrenirsiniz,akıp giden zamanın sizi yalnızlaştırdığına kızar, sorgu dolu geçmişinizi tekrar tekrar okumaya başlarsınız.Oysa ki tüm kitapların sonunun filmlerin sonu gibi iyi bitmesini istemiştiniz.Siz bu kadar iyi niyetliyken güneşin kıs kıs gülmesi sizi alt üst etmeye yetmiş işte neden kabul etmezsin ki güneş hep ordaydı…
candan hm yıne muhteşemsınız bız kadınları o kadar guzel kaleme alıyorsunuz kı bıze söz bırakmıyorsunuz sessız kadınları sesı kalemıne yuregıne sağlıkk
Tubacığım, çok teşekkür ederim.. Sevgiyle:)
Hejar ne güzel dile getirmişsin canım, çok teşekkür ederim:)
Lütfiyeciğim, muhteşem olan sizlersiniz. Bunlar sizin gönderdiğiniz o güzel enerjilerin kaleme dökülüşü:)
ne kadar güzel anlatmışsınız bizleri içimiz kan ağlarken etrafa gülücükler dağıtırız hep ama nereye kadar bu bilinmezzzzzzzzzzişte
çok güzel anlatmışsınız elinize sağlık
çok güzel ifade edilmiş her şey.. elinize sağlık.. gelmeyen prensi değil de başka bir son oluşmuştu benim aklımda.. ikisi de pek iç açıcı değil sonuç olarak lakin…:(
o prens günün birinde çıkar gelir… ya da prens sanırız biz o’nu… fakat biz maalesef ki yine o güçlü, iradeli, herşeyin üstesinden gelen kadınızdır.. erkeklerin de canına minnet bir durum bu. her şeyi sırtlanan, çocukların okulunu, faturaları, banka işlerini, evişi, temizlik her şeyi yapacak zamanımız vardır bizim… çalışan bir hanım olsak ta kusursuz herşeye yetişmektir bize düşen…. güçlü kadınız ya… yorulmak yok.. şikayet etmek hiç yok.. hasta olup öyle mızmızlanmak gibi bir lüksümüz hiç yok… güçlüyüz canım bizzz…
katılıyorm yorumlara…
yazılarınız çok güzel her zaman takip ediyorum
işte bu yazıyı ben yazmalıydım diyebileceğim bir yazı.çok güzelin ötesindeki kelimelerle anlatılabilir:)
biz kadinlar hayatin hatta dünyanin yükünü sirtlanmisiz. ve malesef yanlisiz.erkeklerin bizi anlamalari imkansiz.biz kadinlar ezberledik artik.