Öğreten, eğlendiren, yükselten, sorgulatan, güzelleştiren ama bazen ağlatan, öfkelendiren, korkutan yani aşkın içindeki tüm duyguları barındıran Yüksek Topuklar; bugün, 1825. sabahına uyandı! Yürümeye başladığı ilk ay, üç bin kişiye ulaşan Yüksek Topuklar, yıllar içinde her ay bir milyon kadınla el ele verip, onları dışarıdan izleyenlerin “hiçbir topuk tıkırtısı bu kadar davetkâr olamaz!” demesini sağlayacak güzellikte yürüyor, yükseliyor… Yüksek Topuklar, 2011 senesinde aldığı “en iyi kadın sitesi” ödülüyle, takdir edilmenin haklı gururunu yaşıyor…
Henüz 24 yaşındayken doğurduğum bu güzel bebeğin yani hayatınızda yer açtığınız, kucakladığınız, dost gördüğünüz Yüksek Topuklar’ın sizinle birlikte beni de büyüttüğünü, olgunlaştırdığını, güzelleştirdiğini görüyorum. Evet, Yüksek Topuklar’ın ilk tohumu toprağıma düştüğünde filizleneceğini, meyve vereceğini, gölgesinde serinleteceğini biliyordum çünkü ben daha topuklu ayakkabılarla yürümeyi beceremezken bile Yüksek Topuklar’a inanıyordum ve karşıma çıkan her zorluğa, engellerde takılıp düşmeme rağmen ayağa kalkıp yürümeye devam ettim.
Bir yaz gününde Kadıköy Baylan Pastanesi’nde tanıştığım, konuşmaya başladığı andan itibaren “ne garip kadın?” diyerek kahkahasına, bakışına, ses tonuna, düşüncelerine; şaşkınlıkla birlikte hayranlık duyduğum Candan Ünal da Yüksek Topuklar’a ve bana inandı… Ben de O’nun, bana ve Yüksek Topuklar’a açtığı sıcak kucağın varlığına, özgür bakışına, kendinden emin duruşuna, kelimelerine, düşüncelerine inandım. Yürümeye başladığımız ilk günden bu yana birbirimize, Yüksek Topuklar’a, birlikte yaptığımız her işe aşkla bağlandık ki Candan, gerçekten aşkın kadınıdır; bana ve size aşkı öğretendir… Evet, “tam da beni anlatmış”, “duygular bu kadar güzel ifade edilemez” dediğiniz o muhteşem aşk yazılarının yazarıdır Candan Ünal… Üstelik siz, Candan Ünal’ın, harika yönlendiren sadece bir tanesini görebiliyorsunuz; bense dünyanın en şanslı kadınlarından biri olarak daha fazlasını! Candan için daha çok yazabilirim, onun için kelimelerim cömertleşir de size O’nu başka bir yerde anlatmak isterim.
Yüksek Topuklar, mental anlamıyla gerçek bir bebekti; onu birlikte büyütüyoruz! Gece yarısı uyanıp ağlamaya başlardı, biz de uykularımızı bölüp, sıcacık yatağımızdan kalkıp bebeğimizin başında dururduk. Üzerine titrememize rağmen bir anda hasta olan bebekti, iyileşmesi için kendimizi unutup bebeğimize ilaç olurduk. Şimdi, o nazlı bebek, güzel bir kadına dönüşüyor ve biz “Saçın yüzüne değse telini kıskanırım” şarkısındaki gibi bu güzel kadını, Yüksek Topuklar’ı kıskanıyoruz, esirgiyoruz, varlığına teşekkür ediyoruz. Hani siz, değerli Yüksek Topuklar Kadınları bize gönderdiğiniz e-maillerde “nasıl oldu da sizinle daha önce tanışmadım”, “Yüksek Topuklar hayatımı değiştirdi” diyorsunuz ya, bizim için de öyle!
Kıymetli düşünceleriyle, kelimeleriyle, çalışmalarıyla önerileriyle; Yüksek Topuklar’a eşlik eden okuyucularına, editörlerine, yazarlarına, her dokunuşuyla güzelleştiren görsel yönetmenine, teknik ekibine, kreatif ajansına, reklam ajansına çok ama çok teşekkür ediyorum! Birlikte olmasaydık, bu kadar güzel olmazdı; bunu da çok iyi biliyorum! İyi ki siz varsınız, iyi ki biz varız, iyi ki Yüksek Topuklar var!
Bir kere daha gönülden teşekkür ediyorum. Ve siz, bir kere daha kendinizle gurur duyun: siz, topuklar üzerinde yükselen ve hayatındaki her insanın, her durumunun değerini yükselten harika kadınlarsınız! Şimdi hep birlikte söyleyebiliriz: “Ellerimize sağlık, Yüksek Topuklar ne güzel oldu! Ellerimize sağlık, Yüksek Topuklar olunca dünya da çok güzel oldu!”
Arzu Karabulut
Yüksek Topuklar – Genel Yayın Yönetmeni
Email: arzu.karabulut@yuksektopuklar.net
Twitter: https://twitter.com/arzukarabulut
Hem ağladım, hem güldüm ama çok mutlu oldum… Daha nice güzel yaşlara, hep birlikte… Fazla sözüm yok şu anda cebimde, o yüzden susyorum… Teşekkür ederim:)